Her insan bir hedef uğruna günlerini harcar. Çoğu insanı birbirinden ayırmayan en bariz özellik bir hedefi, bir hayali olmasıdır. Kimi insanlar gözünü karartıp hedefine kilitlenirken, kimileri de hedeflerini bilinçaltlarında bir yerde ara sıra hatırlar ve hayal olduğunu söyler. Peki, emek olmaksızın sadece sayıklayarak hayaller gerçekleşir mi?
Öncelikle zekânın tanımıyla başlayalım. Kişinin anlama, kavrama, öğrenme kapasitesidir, zihinsel performansı gösterir. IQ dediğimiz potansiyel zekâ doğuştan kromozomlarımızda vardır. Bir de kişinin okumayla, eğitimle geliştirdiği pratik zekâ var. Potansiyel zekâ gelişmez, ama pratik zekâ geliştirilebilir. Kişi çocukluğunu zihinsel ve duygusal olarak iyi geçirir, iyi eğitim alırsa potansiyel zekâsını sonuna kadar kullanabilir. Ancak zekâ gelişebildiği gibi gerileyebilir.
Bir insanın başarı elde edebilmesi için hem zekânın hem de çalışmanın önemi çok büyüktür. Zekâ, her insanda farklıdır. Kimsenin, kimseden daha zeki olduğunu söylemek doğru değildir. Her insanın zekâsı farklı alanlarda daha güçlü olabilir. Başarı zekâyla doğru orantılıdır ancak, bilimsel araştırmalara göre zekâyı ve çalışmayı kıyaslayacak olursak; çalışmanın daha ağır bastığını söyleyebiliriz. Çünkü bir insan ne kadar zeki olursa olsun işlenmeyen ve bir emek uğrunda kullanılmayan bir zekâ bir işi başarmak için yeterli olmayacaktır. Zekâ, içerisinde fırsatların olduğu var olan durağan ve statik hali, çalışkanlık ise elinde var olan imkânlarla en yüksek faydayı üretmektir. Yani çalışkanlık statik değil, dinamik bir durumu ifade eder. Kişinin başarılı olması öncelikle bir hedefinin olmasına, ardından da bu hedef uğrunda çalışmasına bağlıdır.
Zekâ önemlidir, zeki insan çalışır ve kendine imkân yaratır. Aynı zamanda bu imkânın yaratılması için, bireyin belli bir kapasiteye sahip olması gereklidir ki çalışmaları heba olmasın. Başka bir noktadan bakacak olursak zekâ, çalışmanın destekleyicisidir diyebiliriz. Bu veriler ışığında şunu söyleyebiliriz ki; zekâ başarılı olmanın tek ölçütü değildir. Başarılı olmak için kilit nokta kişinin kendisini tanımasıdır. Çünkü başarıya giden yol çok çalışmaktan değil, sistemli çalışmaktan geçer. Zekâ başarıya giden yolda güçlü bir silah olsa dahi, tek başına olması durumunda hiçbir anlam ifade etmemekte olup başarıyı uzaklaştırmaktadır.
Aziz Sancar’ın çoğu algıya ters düşen düşüncesinde dediği gibi “Çoğu insan zekâya inanır. Ben inanmıyorum. Bizi birbirimizden ayıran emektir. Ben çalışmaya inanıyorum.” Çalışma olmadan bir birey zekasını stabil tutamaz çünkü, bir süre sonra karşısına gelen engellere karşı antrenmansız kalmaya başlayacaktır.