İnsan tek tür olmasına rağmen birbirlerini aşağılarlar, başkalarından yararlanmak için büyük bir çaba harcarlar. Kendi türünü düşünme becerisi ile yüceltip aynı anda bu kadar ayrımcılık yaptıklarından insanlara acıyorum.
Bizim doğamızda güce olan istek vardır. Bazen sırf “gücü” elde edebilmek için başkalarının tepesine çıkarız, onları kullanırız. Etrafımızdakilere zarar verirken elde ettiğimiz bu “güç” aslında sadece içimizi memnun eden korkunç bir duygudur. İnsanların birbirine böyle entrika çevirmesi ne kadar vahim bir durumda olduklarını gösterir. Aynı zamanda ceplerini para ile doldurmak için ellerinden geleni yaparlar, her ne kadar bu insanların emeklerini sömürse hatta oldukça zor bir maddi ve manevi bir durumda bıraksa bile. Onlar için birinden fazla paran varsa, ondan daha güçlüsündür. Eğer birinden daha güçlüysen de içindeki o duyguyu hissedebilirsin. İşte güce olan istek bağımlılık gibidir: sana rahatlık verse de kendine ve etrafındakilere zarar verirsin, insan olmaktan çıkacak işler yaparsın.
İnsanların bir başka sorunu ise cinsiyet ayrımcılığı. Sırf fiziksel farklılıklardan kadınların ve erkeklerin arasında bir uçurum olması yeni bir olay değil, yüzyıllardır var. Böyle bir ayrımcılık bana oldukça mantıksız geliyor. Sırf cinsiyetten belli hakları vermemek ve karşındakini insan yerine koymamak bence büyük bir problem. Empati için en önemli faktör karşındakini yargılamamakken biz cinsiyet ayrımından “yapamazsın” diyoruz. İnsanları birbirinden ayıran sadece cinsiyetleri değil, sayısız türde nedenlerden birbirimizi daha küçük gruplara bölüyoruz. Genelde bizden farklı düşündükleri veya gözüktükleri için onları kabul etmiyoruz, kısacası herkesin bize, kendimize benzemesini istiyoruz. Kısacası insanlar o kadar bencil ki ağzından çıkan her kelimenin doğru olduğuna inanmak istiyor, bunun için kendinden farklı olanları dışlıyor.
Kıskançlık gibi duygular nefret ile beraber gelir, sırf başkasının sahip olduğuna biz sahip değiliz diye. Bu tür hislerin içimizde doğmasının sebebi yine karşımızdakini kendimizden daha güçlü olduğunu düşünmemiz ve bunu kabul etmek istemediğimizdir. İnsan bazen o kadar zayıftır ki kabullenmemek için her şeyi yapar, gerekirse rekabete girer, tehtit eder ve karşısındakini ezmeye çalışır. Nefret içlerinde öyle büyür ki karşısındakine zarar gelmesi onun yararına olur, her ne kadar karşısındaki bir insan olsa da onu gerçek bir insan yerine koymaz.
İnsanlar bu duygularldan kurtulmalıdır. Kendi türümüzü üstün görüp aynı anda ezemeyiz. Artık birbirimizi kabullenmek ve gerçek bir iletişim kurmak için bu sevimsiz rekabetten kurtulmalıyız.