Begüm 8 Mart sabahı uyandı. Güne her zamanki gibi başladı. Hazırlandı ve evden çıktı. Dışarıya çıktığında ilk başta tesadüf olduğunu düşündüğü bu durum gerçeği anlayınca onu korkuttu. Dışarıda hiç erkek yoktu. Simitçi kadındı, otobüs şoförü kadın, taksiciler kadın, herkes kadın. Bunu fark eder etmez Begüm’ün aklına babası geldi. Acaba neredeydi? Telefonunu cebinden çıkardı, babasını aradı ama telefonu kimse açmadı. Hemen ardından abisini ve erkek kardeşini de arayan Begüm hiçbirinden cevap alamayınca endişelenmeye başladı. En sonunda annesini aramaya karar verip aradı. Annesi telefonu açınca hemen “Anne neden etrafımızda hiç erkek yok?” diye sordu. Annesi “Bilmiyormuydun, belediye kararı ile kadınlar gününe özel bir haftalığına belediyedeki bütün erkekler belediye görevlerinden çekilip özel bir alana alındı. Bu hareket ile kadınlara kendi güçlerini göstermek istiyorlar.” dedi. Bu durumu garip bulan Begüm, baba ve kardeşlerinin iyi olduğunu bilerek gününe devam etti.
Gün içinde bindiği otobüsün şoförü, yemekhanenin aşçısı hatta bozulan bilgisayarını tamire götürdüğü tamirci bile kadındı. Bazı alanlarda kadınların çalıştığını görmek evet alışılmışın dışıydı ama aslında kadınların ne kadar güçlü olabileceğini gösteriyordu bu durum. Begüm ilk defa kadınların gücünü anlamıştı, bir hafta boyunca devam eden sistemde kadınların özgüvenleri de yerine gelmişti. Önceden “kadınsın, yapamazsın” denilen birçok işi yapabiliyorlardı ve işin önemlisi herkes güvende hissediyordu. Evet belki de yanlış bir genellemeydi ama kadınlar geç saatlerde evlerine yürürken, toplu taşıma kullanırken daha güvenli hissediyorlardı.
Haftanın sonunda beklenmedik bir şey oldu ve belediye halkına bir seçenek verildi. “Erkeklerin gelmemesini mi yoksa hayatınıza 8 Mart öncesi gibi devam mı etmek istersiniz?” Çoğu kişi bu seçenek karşısında şaşırmıştı, ancak herkesin erkeklerin olmamasını seçtiği görüldü.
Seçimin ardından hayat devam ediyordu. Sevdikleri erkekleri özlemek dışında erkeklerin yokluğu kadınları kötü bir yönden etkilememişti. Kadınların yaptığı işler belediyeyi kalkındırıyordu ve sonunda belediye ülkenin en gelişmiş belediyesi olmuştu. Bir fikir şunu savunur: Kadınlar erkeklerden daha titiz düşünür, içlerindeki annesel içgüdü onların koruyucu bir tutum sergilemelerini sağlar. Belki de belediyedeki kalkınmanın temel sebebi de buydu, belki de kadınlar her şeyi en ince detayına kadar düşündükleri için her şey yolunda gitmişti.
Peki bütün bunlar yaşanırken belediyenin erkekleri ne yapmıştı? Bir haftalığına sahalardan çekilmeyi kabul eden erkekler sonradan verilen kararı desteklememişler ama yine de belediyeden ayrılmak zorunda kalmışlardı. Kararın ardından belediyenin erkekleri bir daha geri dönmemeye söz verip sevdikleri kadınlardan ayrılmışlardı.
Her güzel şeyin bir sonu olduğu gibi kadınların düzeninin de sonu gelmişti. Oldukça beklenen bir nedenden dolayı: Nesil tükenmesi. Erkekler olmadan nesillerini devam ettiremeyen kadınlar zaman içinde tükenmiş ve bir zamanlar “en güçlü belediye” olan yer artık terk edilmiş bir alandı…