GÖZÜMÜ AÇTIĞIMDA İNANAMADIM
Merhaba ben Rüzgar AYDIN şimdiki bloğumda gözümü açtığımda inanamadım konusunu yazacağım.
Bir gün gene oturmuş televizyon izliyordum. Ama elektrikler kesildi evde tek başına olduğum için annemi aramaya gittim. Ama bir anda telefonumun şarjı bitti. Çaresizdim evden çıkmam lazımdı. Anahtarı alıp çıkınca merdivenden inecektim. Ama sanki kapı numaramız değişmiş! İyice korkmaya başladım. Merdivenler sonsuz gibiydi. Ne yapacağımı bilmiyordum. İnmeye kararlıydım. Sanki bir romandayım ama korku dolu bir roman. Neyse ki merdivenler bitmişti. Annemleri önümde görüyordum ama uzaklaşıyorlardı. Arkalarından gideceğim ama ne fayda. Bu yerden kurtulmak imkansız. Ama her şeyin bir yolu vardır. Arkalarından koştum ama siteden çoktan uzaklaşmışlardı. Neyse ki güvenlik vardı orda. Ona gittim neden elektriğin kesildiğini sordum ama yanıt yok. Bu iyice kötüleşmeye başladı. Arabalar hızlıca geçiyor güvenlik işine dalmış. Belli oluyordu zaten gözlerinin altı mosmor. Elimi gözünün önünde salladım. Gene gözünü bile kırpmadan duruyordu. İçimden aman neyse canım dalsın gitsin o rüyalara deyip çıktım kulübeden. Bir şey aklımda kaldı sanki diye düşünüyorum. Ama yok! Siteden çıkarken hatırladım; bisiklet! Onu aldım ve gittim. Önümde benzincide durdum. Cebimde 10 TL vardı. Bununla su ve konserve tarzı birkaç şey aldım. Yolda yürüyen kişiler garipti. Kimse selam bile vermiyordu. İçimden birinin önüne geçip durdursam bakar belki dedim. Ama korktum. Dediğim gibi bir romandayım ve başkarakterim! Keşke korku romanı olmasaydı. Derken arkama dönüp sitemize baktım gene hiç kimse yoktu. Çaresizce ilerledim o adamda arkamda kaldı. Aman neyse kimin umurunda canım! Ben kendi yoluma bakarım. Ama şunu hatırlamam lazımdı annem evden çıkarken ne demişti? Gene başladı çıldırtıcı sorular. Aklıma gelen her yere bakmam lazım. Mesela yemekçilere, pazara, markete derken orda iki kişi konuşuyordu. Yanlarına gittim. Anlamsızca sesler çıkarıyorlardı. Bu iş iyice uzadı. Ağlayacaktım neredeyse ama tuttum kendimi. İlerledim ve bir sonraki markete gittim. Reyonlar boştu zaten son günlerde indirimler yükseldiği içindir kadınlar yerlerinde duramıyorlar. Resmen at gibi tepinerek markete giriyorlar bende altlarında kalıyorum. Ben bu marketten de çıktım. Yoluma koyulunca önüme köpekler çıktı. Bu normal bir şey ıssız bir yerdeyiz. Ama şaka bir yana köpeklerden nasıl kurtulacağımı bilemiyordum, derken aklıma bir fikir geldi konserveyi havaya fırlatıp kaçacaktım. Burada bir köpeğin ayağına çivi batmış ancak zamanım kısıtlı olduğu için ona yardım edemeyeceğim. Buda demek oluyor ki yolda çiviler var ve dikkatli olmam lazım. Konserveyi atıp kaçtım. Son çarem okulun yolunu hatırlamak, sonuçta okulum buraya birçok kez geldim. Ne yazık ki okulumu satılığa çıkarmışlar. Ne yapacağımı bilmiyordum. Benim başka yerlere gitmem lazım! Mesela bildiğim kafeteryalar ve ismini unuttuğum yerler. Aman neyse ne artık. Yola koyuldum derken yağmur yağmaya başladı ve ıslandım. Hasta olacaktım. Ne yapacağım artık bu olay ölüm kalım meselesine dönüştü, ciddileşmem lazım! Ama yollar gittikçe uzuyor sanki kıyamet günü yaşanıyor. Derken bisikletin tekerleğinden ses çıkmaya başladı. Sanki hayatın anlamı kalmadı. Tekerlek sönüyor ve bisiklet yere düşüyor. Ardından ben yere düşüyorum çok acıkmış haldeyim bana yardım edin diye bağırıyorum ama duyan yok! Artık tek umudum şans diyorum. O sırada annemin arabası geliyor ve beni tam ezecekken uyanıyorum. Soluk soluğa kalmışım. Kalbim şu sözcüğü söylüyor “gözümü açtığımda inanamadım”. Birden annem beni kahvaltıya çağırıyor ben hemen annemin yanına gidip ona sarılıp kahvaltımı yapıyorum Bunları bloğuma yazıyorum ve her şeyin kabus olduğunu anlıyorum.