Gözlerimi Kapadım ve Bir Dünya Çizdim

 

Yağmurun ardından açan güneşle kırılan minik su damlalarına beş yaşındaki bir çocuk edasıyla bakıyordum. Gökyüzünü izleyip asla gerçekleşmeyecek hayaller kurmayı severdim ben. Ve özellikle bugün, o hayaller için uygun zamanlardandı. Karşımda silik bir gökkuşağı vardı ve benim tek yapmam gereken gözlerimi kapatıp o flu gökkuşağının altından geçmekti. Bunu yaptığımda dünya bir nebze daha güzel bir yer olacaktı, bundan emindim. Yüzüme buruk bir tebessüm yerleştirdim ve düşünmeye başladım.

Dinler hiç var olmamış olacaktı mesela. Böylelikle uğruna savaşlar açılan bir tanrı, uğruna insanlar kurban edilen bir ilah olmazdı. Teröristler Tanrı’nın adını alarak yüzlerce, binlerce insanın canına kıymazdı. Hz. Ali ve Muaviye kavga etmemiş, mezhep savaşları çıkmamış olurdu.

Veya ülkeler olmayacaktı. Belirli sınırlarımız olmayacaktı. Yaşamak için vizeye ihtiyaç duymayacaktık. İyi bir üniversitede eğitim görmek için bir bakanın onayını almazdık böylelikle. Dünya savaşları çıkmaz, yüz binlerce çocuk şehit olmazdı. Yüz binlerce kadın kocasız, evlatsız kalmazdı. Fethedilecek bir yer olmazdı. Böylelikle diktatörlük de olmazdı.

Cinsiyet ayrımını insanlar umursamayacaktı mesela, duyarlı olacaktı. Saygı çerçevesinin dışına çıkılmazdı. Afganistan’da kadınlar pazarlanmaz, Mısır’da kız çocukları sünnet edilmezdi. Namus bacak arasında aranmaz, kadınlar cinsel obje olarak görülmezdi. On yaşındaki kız çocukları dedeleri yaşlarındaki insanlardan çocuk doğurmaz, o bebekleri büyütmek zorunda kalmazdı. İnsanlar zorla evlenmezdi. Kuytu köşelerde adamlar bir genç kız geçsin diye nöbet tutmazdı. Şort giyen kadınlar metrobüslerde dövülmez, etek giyen kadınlar otobüslerde linç edilmezdi. Üç yaşındaki çocuk psikolojisi bozulacak derecede cinsel istismara uğramazdı.

Ve hatta ırklar da olmayacaktı. Güney Afrika’da, Amerika’da siyah beyaz ayrımı yapılmaz, Martin Luther King yurttaş hakları hareketini başlatmak zorunda kalmazdı. Billie Holiday canice katledilmezdi. Adolf Hitler Yahudilerden sabun yapmaz, Anne Frank Yahudi Soykırımı’nda yaşadıklarını günlüğüne yazmazdı. İnsan insana kıymazdı. Araplar “terörist” kılıfına girmezdi. Saygı olurdu, bir gram saygı…

Ve özellikle tabular ortadan kalkacaktı. Sokakta sevgilisine sarılan kız terbiyesiz, birkaç tane erkekle aynı masada muhabbet eden kız ahlaksız olmazdı. Elli yaş ve üstü bazı teyzeler gençleri yargılamak için her an tetikte durmazdı. İnsanların hayatlarına dair saçma sapan dedikodular çıkmazdı. Homoseksüel insanlar hakarete uğramazdı. İnsanlar ortamda toplumdan bir nebze daha farklı bir kişilik gördüğünde aşırı tepkiler vermezdi. Aşkın cinsiyetinin olmadığını insanlar bilirdi. Normal ve anormal kavramları insanlar üzerinde kullanılmazdı.

İnsanlar doğayı da koruyacaktı. Hayvanlar avlanmayacak, ağaçlar kesilmeyecekti. Ormanlar yakılıp yerlerine oteller yapılmazdı. Böylelikle ekosistem bozulmaz, ozon tabakası delinmez; bu da küresel ısınmaya sebep olmazdı. Küresel ısınmanın etkisiyle buzullar erimez, kutup hayvanlarının nesli tükenmezdi. Afrika’da kuraklık yaşanmazdı. Gün içinde uzun saatler boyu su taşıdıkları için okula gidemeyen çocuklar okula giderdi. Su kaynaklarının kirliliği bulaşıcı hastalıklara sebep olmaz, canlıları öldürmezdi.

Bunca hayalden sonra gözlerimi açmak istemedim. Bu çirkin dünyaya, geri dönüp bakmak istemedim. Hayalimdeki dünyamda biraz daha yaşamak istedim. O gökkuşağının altından gerçekten geçmek istedim. Yavaşça gözlerimi açtım. Gözlerimi açıp tekrar gökyüzüne, o gökkuşağına baktım. Keşke bu dünyam gözlerimi kapattığımda değil de gözlerimi açtığımda gerçek olsaydı…

(Visited 743 times, 1 visits today)