Çok yorucu bir günün ardından eve gelip hızla ödevlerimi bitirdim. Daha sonra uzun zamandır beklediğim “Görünmez Adam” adlı filmi izlemek için koşarak televizyonun başına gittim. Bu filmi izlemek için beklediğim onca güne değmişti. Ama hafta içi olduğu için filmi bitiremedim.
Uyandığımda çok uykusuzdum. Televizyonun başında uyuya kaldığım için annem beni gece yarısı odama getirmiş olmalıydı. Ayılabilmek için yüzümü yıkamaya gittim. Ama aynaya baktığımda hiç alışık olmadığım bir görüntüyle karşılaştım daha doğrusu hiçbir görüntüyle karşılaşamadım. Koşarak ailemin yanına, kahvaltıya indim. Bir terslik vardı. Ya evdeki herkes bana şaka yapıyordu ki 1 Nisan‘a daha çok vardı ya da ben görünmez olmuştum. Bunu öğrenmek için masanın üstüne çıkıp alışılmadık bir şekilde dans ettim. Ama kimse beni görmedi. Artık resmî olarak görünmezdim! Ama beni stres dolu bir okul ve yapmam gereken bir sürü sorumluluk bekliyordu. Ama durup bir anlığına düşündüm, bu hayatta elime ilk defa görünmez olma şansı geçmişti ve ben okula mı gidecektim? Asla! Kendime bir liste yaptım. İlk olarak bir sinemaya ücretsiz ve kocaman bir mısır kovasıyla girdim. Daha sonra bir kıyafet mağazasına girip 2 market arabası dolusu kıyafet aldım üstelik hepsi bedava! Tüm bunlar eğelenceliydi ama hepsinden daha çok yapmayı istediğim bir şey vardı.
Dünyanın en büyük 3. Lunaparkındaki yaşımın yetmediği hız trenine binmek! Açıkçası sıraya girdiğimde biraz korkmuştum çünkü kimse beni görmüyordu ve oturduğum koltuğun emliyet kemerini nasıl takacağımı bilmiyordum. Ama gevşek de olsa takmayı başardım. Hız treni en tapeye çıktığında iyice korkmaya başladım. Ben derin düşüncelere daldığım sırada tren tüm hızıyla aşağı indi. Çığlık atarak uyandım ve hepsinin birr rüya olduğunu anladım. Açıkçası sonlarında korkutucu olsa da çok güzel bir rüyaydı.