Geçen yıl yaz tatilinde Çığlık isimli tablo hakkında internette bir şeyler okurken yanıma gelen arkadaşım “Bu ne yahu, nasıl bir resim bu?” şeklinde bir tepki vermişti. Belli ki arkadaşım o tablodan hoşlanmamıştı. Halbuki ben o tabloyu çok severim.
Norveçli ressam Edvard Munch’un 1893 yılında yapmış olduğu Skrik (Çığlık) tablosu sanattaki dışavurumculuk akımının önemli bir örneğidir. Dışavurumculuk akımı, doğanın olduğu gibi değil de sanatçının duygularının, iç dünyasının vurgulanarak ifade edilmesi olarak tanımlanabilir. Sanatçı, “Ben bunu böyle görüyorum.” demektedir. Dışavurumculuk akımının altında yatan felsefeye göre bir doğa manzarası, mesela kıpkırmızı gelinciklerle kaplanmış bir tepecik, birisine göre doğanın ilkbahardaki uyanışının neşesini yansıtırken, bir başkasına göre üzücü duygular ifade edebilmektedir. Demek ki, var olan gerçek bir durum herkes için aynı değildir, kişiden kişiye değişir, yani izafidir.
Arapçadan dilimize geçmiş olan izafi kelimesinin anlamı göreceli, izafiyet kelimesinin anlamı ise görecelilik yani kişiden kişiye, durumdan duruma, zamandan zamana değişebilme demektir. Antik Yunan filozofu Protagoras’ın, ”Her şeyin ölçüsü insandır” sözü de her şeyin kişiden kişiye değişmesi, var olan gerçeğin kişiden kişiye farklı algılanmasını, yani göreceli olmasını ifade eder.
Büyük fizikçi Albert Einstein’ın geliştirdiği Özel Görelilik Kuramı veya İzafiyet Teorisine göre, bütün varlıklar ve varlığın fiziki özellikleri izafidir. Zaman, mekan, hareket birbirlerinden bağımsız olmayıp birbirlerine bağlı izafi olaylardır. Einstein’ın kendisi “Elinizi bir dakikalığına sıcak bir fırının içine sokun, sanki bir saatmiş gibi gelir. Güzel bir kızla bir saat kadar zaman geçirin, bir dakikaymış gibi gelir. İzafiyet budur.” sözü ile de zamanın göreceli olduğunu ifade etmiştir. Benim için de Fransızca çalışmak sıcak bir fırının içine kısa süreliğine elimi sokmak gibi bir durumdu: gerçekte on dakikalık zaman bir saat gibi geliyordu. Tıpkı, hemen hemen tüm öğrenciler olarak sınav zamanlarımızda yaşadığımız sınav stresinin bazı öğrenciler için endişe verici, olumsuz bir durum olarak algılanmasına rağmen bazı öğrenciler için ise ilave bir motivasyon kaynağı olabilmesi gibi.