Hiç bir ışık yanmıyor. Aslında etrafında yüzlerce nefes, fakat hiç ses yok. Zifiri karanlığın içinde yüzlerce insan yan yana kırmızı koltuklarda oturuyoruz. Işıklı tek yer var. O da göz kamaştıran sahne. İnsanların orada oturma sebebi tabi ki de o kocaman, gösterişli sahneye çıkacak insanı görmek. Kimse o karanlıktaki, kırmızı koltukta oturan insanları izlemek için oraya gitmiyor.
Okulumuzda düzenlenen bir öykü yarışması vardı. Ben 7. sınıftım. Açıklandı ne yapmamız gerektiği ilk önce bir afalladım bu kadar kişi aynanda yarışıp sadece en iyi 3 kişi ödül alacaktı . Düşündüm sonra dedim ki içimden yazayım bir şeyler zaten çok fazla insan varken aralarından ben çıkacak değilim tabi ki. Zaman yaklaşıyordu. İçimde bu yarışa karşı bir şevk olmadığı için hiç bir şey beni yazı yazmaya itmiyordu. Sonra zor bela geçtim bilgisayar karşısına yazdım bir şeyler ve attım. Ama sorsanız bana ne yazdın sen diye. Ne yazdığımı söyleyemem. Üzerinden zaman geçti. Tören hazırlanmış. Her yer zifiri karanlık. Kimse kimseyi görmüyor tek görünen yer sahne. Çok değerli bir çok yazar gelmiş. Hatta içlerinden biri en sevdiğim yazarlardan. Ödüllerini onlar verecekmiş. Kazananlar açıklanmaya başladı. Üç kişinin içinden birinci olan kişi o sınıfların arasındaki en küçük yaşa sahip kişiydi. Peki tören nasıl mı oldu? Sadece sahneye renkli renkli ışıklar vuruyor arkada heyecanlı bir fon müziği tüm gözler sadece sahneye çıkanlarda. Yazarlar tek tek sarılıp ödüllerini veriyorlar. Bizse yaklaşmak istesek de yaklaşamıyoruz. Her yerde başarı elde edenlerin adları yankılanıyor. Bu durum o kadar incitmişti ki beni ben niye orada varım ama yokum orada niye hiç kimse gibiyim. Neden benim ismim yankılanmıyor. Arkadaşlarım elleri kızarana kadar beni alkışlamıyor. Sonra bir şekilde geçti zaman 8. sınıfım bizim önümüzde yine bir öykü yarışması var.
O kadar gözümü hırs bürümüş ki her boş vaktimde bir şeyler yazmak için bilgisayar başına oturuyorum ama bir cümleyi bile birleştiremiyordum. Sonra sakinleştim dedim ki içimden neden olmasın ya kaybetmek diye bir şey zaten yok sakin ol , topla kafanı ve yaz. Bu sefer ışıklar içinde parlayan sen olacaksın. Kendimi motive etmiştim çok güzel olduğuna inandığım her cümlesi cümlesine ezbere bildiğim öykümü yolladım o gün. Sonra gün geldi çattı. Sonuçlar açıklanacak. Gecesinde uyuyamadım bile. Gittik yine her yer zifiri karanlık oturuyoruz koltuklarda. Yine yazarlar geldi en sevdiğim yazar bu senede gelmişti. Heyecandan daha da yerimde duramaz oldum . üçüncüden başladılar açıklamaya. üçüncü ben değildim. İkinciye geçtiler. İkinci ben değilim. Ben o kadar konsantre olmuştum ki ama pür dikkat dinliyorum. Gözüm sahnede. Sonra birinciyi açıkladı. Birinci bendim. Adım anons ediliyor. Her yerden duyuluyor. Herkes karanlık ışıklar benim üstümde en sevdiğim yazardan ödülümü aldım ve başarmıştım. Ve bu süreci benle beraber yaşayan annemde vardı. Bana dedi ki; Dünyada hiç kimse seyirci koltuğunda oturan cesur insanları alkışlamaz. Alkışlar hep sahneye çıkanlar içindir. Başardım kızım.