Gökyüzündeki Renkler

Bu büyük evrenin küçük gezegeni dünyada, kendisiyle cebelleşen bir insan tanrının merceğine takılır ya da  sadece benim. Ondan biraz bahsetmek gerekirse her normal insan gibi olduğunu söylemek onun nasıl olmadığını anlatmak için yeter de artar. Öyle ki o gün de diğerlerinden farklı olmayacaktı. Sabaha günlerdir giydiği kıyafeti aynı umarsızlıkla üstüne geçirerek başladı. Şans o ki herkes tam da  onu eleştirmeyi yeni yeni bırakmıştı. Bu durumdan faydalanmak istedi. Yağmurun sesi ona ne yapması gerektiğini açıkca söylüyordu. Orada durup yağmurun yalnız kalmasını istememiş olacak ki ona eşlik etmeye karar verdi. Yağmura destek olurken kendini eğlendirmeyi de ihmal etmedi tabii.

Görevini layıkıyla yerine getirdikten sonra dışarı çıkmaya hazırdı. Kullanılmaktan renginin kaybetmiş cüzdanını kapıp evden dışarı çıktı. Ağzında *Fransızca* bir şarkı mırıldanarak kitapçıya doğru ilerliyordu. “Beni öldürmek isteyen hayat muhteşemdir!” şarkının en anlamlı kısmına gelmişti kitapçıya vardığında. Cebinde kalan son parasını da içeri girince kitaba harcamıştı. Bu durumdan hiç rahatsızlık duymamakla birlikte yavaş adımlarla kayalıklara yöneldi. Kayalıklarda onu bekleyen bir sorumluluk vardı. Hatta iki, ilk önce kitabını bitirmesi gerekiyordu.

       Yaptığı plana göre kitabını bitirdiğinde, güneş batımı kendini göstermeye başlamıştı. Artık nihai görev için sıra gelmişti. Ha sakın yanlış anlamayın hayatına son verip bu iğrenç dünyadan gitmek değildi amacı. Sadece kendi rengini de gökyüzüne karıştırmak istiyordu. Sakince kitabına son bir kez baktı, onu ağaca yerleştirdi ve parmak uçlarında kayalara yükseldi. Daha sonra da gökyüzüne. Bu yüzdendir ki gökyüzü her bir ruhla daha da renklenir. Var mısın iddiaya? Bana inanmıyorsan her gün bak gökyüzüne. Ama tartışmaya gerek yok ben ve o biliyoruz yeter.

      Dürüst olmak gerekirse bu garip ve aslında bir o kadar da normal olan insandan bahsetmek biraz canımı yakmadı değil. Sonuçta bir hayali gerçekleştirmekti onun yaptığı. Kim hayallerini gerçekleştirmek istemez ki? Bu konuda gıpta etmek de kendine ders çıkarmak da  herkese düşen görevdir. Benim de dersimi alma zamanım çoktan geldi de geçiyor. Bu kısa ömrümde bendeniz her zaman deliydim, deli olmaktan mutluydum ve hiçbir zaman pişmanlık duymadım. Ancak küçük bir problemim vardı. Bu nihai görevi tamamlamadan önce iz bırakmalıydım arkamda ya da sadece güç almalıydım başka birinden. Ben de kafamda bu muhteşem insanı yarattım. İkimizin sonunun aynı olmasını istedim. Kendi sonumu planladım, yazdım ve süsledim. Artık dönüş yok. Hoşçakalın martılar! Unutmayın ki beni öldürmek isteyen hayat muhteşemdir!                                                                                                  

(Visited 105 times, 1 visits today)