Gökkuşağının içinden geçmek için yıllarca çabaladım. En sonunda bir gün gökkuşağının içinden geçtim ve karşıma farklı bir gezegen çıktı. Ama bu gezegen dümdüzdü. Düz bir zemin ve çimenler vardı. Başka bir şey yoktu. Biraz ilerledim ve yerde kocaman bir delik gördüm. Deliğin içine baktım ve sonsuzluğa kadar giden bir gezegen gördüm. Fakat burada her şey ters duruyordu. Az kalsın düşüyordum. Etrafıma baktım ve bir tane jelijopter vardı. Adı öyleymiş, üzerinde yazıyordu. Jelijopterle, o deliğe girdim. Peki ben jelijopteri kullanmayı nereden biliyordum? Bilmem.. Kullanıverdim birden. Aşağı indim, o gezegene gittim adı da Terspers gezegeniymiş, onu da oradayken öğrendim.
Terspers gezegenine girdiğim anda birden her şey düzeliverdi. Galiba ben öyle sandım çünkü yukarı baktığımda, geldiğim yer ters duruyordu bu sefer. Canlı var mıydı ki? Köpek, kedi veya başka bir canlı var mıydı ki? Bu yüzden bu gezegeni birazcık dolaşmaya başladım. Her şey yuvarlaktı. Jelijopter de yuvarlaktı. Demek ki yuvarlak şekli seviyorlar. Ama peki buradaki canlılar da yuvarlak mı ki? Belli bile değil. Biraz daha yürümem lazım. E peki ben neden jelijopteri kullanmıyorum? Kafam şaştı demek ki. Jelijoptere binip bu gezegendeki yolculuğuma devam ettim.
Yolculuğuma devam ederken aşağıda bir canlı gördüm. Ve “Vay!” dedim çünkü o da yuvarlaktı. Yuvarlana yuvarlana geliyordu. Demek ki, bu gezegende her şey yuvarlakmış. Acaba vahşi bir canlı mı? Veya güzel bir canlı mı? Jelijopterden inip canlıya yaklaştım. Ve bir anda “galaok galaok” diyen bir ses duydum. Dedim ki kendime, bu ne biçim bir canlıymış. Bilemeyiz. Sesin geldiği yere bakınca, jelijopterden gördüğüm o canlının ses çıkardığını anladım. Bir anda yüzünü bana döndü ve bir köpek gibi görünüyordu ve dedim kendime, “Neden bir köpek böyle bir ses çıkarır?” Sonra düşündüm ki bu canlı başka bir gezegendendi ve bir “galopek”ti. Nereden biliyorum? Çünkü kendisi söyledi, konuşabiliyormuş. Ben konuşabildiği için ona “Sen iyi bir tane galopek misin, yoksa kötü bir galopek misin?” diye sordum. Sanırım bu soruyu çok hoş karşılamadı. Ve bir anda üzerime saldırdı. Sanırım kötüymüş.
Hemen jelijoptere binip oradan uzaklaştım. Bu aksiyonu yaşamamış gibi yolculuğuma devam ettim. Her yer gerçekten de yuvarlak olduğu için döne döne kayboldum. Sadece ben yuvarlak değildim ve burada işim yoktu. Jelijopter ile geldiğim delikten geri döndüm ve oradan koşarak uzaklaştım.
Gökkuşağının ardındaki gezegen çok da merak edilecek bir şey değilmiş. Ama yine de burayı gördüğüm için mutluyum. Bir daha gider miyim? Hayır.
Gökkuşağının Gizemi
(Visited 10 times, 1 visits today)