Yağmurlu bir gündü. Şiddetli yağmurun ardından kara bulutların arasından güneş yüzünü gösterdi. Ardından kocaman bir gökkuşağı beliriverdi fakat öyle bir gökkuşağı oluşmuştu ki şehri ikiye bölüyordu. Gökkuşağının sonu evimizin karşısındaki dağın arkasında gibi gözüküyordu. Ben de çok merak ettim. Ardından yola koyuldum. Yol kısa gibi gözükse de dağ göründüğünden de büyük ve uzundu. Dağın üstünde asfalt yollar yoktu bu yüzden ince patikalardan ilerledik. Buraya hiç gelmemiştik. En sonunda dağın zirvesine varmıştık. Gökkuşağının sonu yerine, bir gökkuşağı portalı gördük. Portalın üstünde şekerler, lolipoplar, çikolata barları, pasta süsleri, donatlar, kekler vardı. Çoğu kişi portalın içine giriyor ve çıkanlar ise ellerinde çikolatalarla dönüyordu. Adeta yeni bir şehir vardı portalın içinde. Hızlıca portalın içine girdik. Gökkuşağının altından geçtiğinizde yeni bir gezegenin kapısı açıldı. İçeride pastalardan evler, kurabiyelerden adamlar, lolipoplardan trafik ışıkları vardı. Orası adeta çizgi filmlerde olan yerlerden daha güzeldi. Kendimi rüyada sanıyordum fakat gerçekti. Ellerimizde çikolatalarla çıktık. Çok güzel bir gün yaşamıştık. Maalesef ki 1 gün sonra gökkuşağı portalı yerinden yok olmuştu.
Gökkuşağının Altındaki Şehir
(Visited 10 times, 1 visits today)