NASA uzayda bir hafta geçirmenin bedelini iki yüz elli bin dolar olarak belirledi. Yıldızlar arasında bir tatil gerçekten muazzam bir deneyim olabilir fakat aynı miktarda parayla şu anki Dünyamızın her köşesini keşfedebilir ve aynı derecede mutlu olabiliriz. Peki 250 bin doları hangisine harcamalı: yörüngede bir yolculuğa mı yoksa bir “devr-i alem”e mi?
Öncelikle uzayda bir tatil düşündüğünüz gibi olmayacak. Dünya’nın yörüngesinde kullanılmış uydular, Uluslararası Uzay İstasyonu’ndan salınan çöpler ile birlikte yaklaşık 700 bin atık bulunmakta. Bu da demek oluyor ki uzay mekiğinizin ya da roketinizin penceresinden baktığınızda göreceğiniz şeyler güzel mi güzel Dünyamız ve bir yığın metal parçasının arasından arada bir gözüken yıldızlar, gezegenler ve Ay. Ayrıca uzaya sizi öylece yollamıyor uzay ajansları. Aylar süren zorlu talimler gerçekleştiriliyor. Bunların arasında yüksek hızlarda bir küre içinde döndürülme gibi saçma gözüken fakat adeta roket fırlatılışının simülasyonu olan bir alıştırma da var. Bütün bunların yanı sıra; yer çekimsiz ortamda yemek yemek, tuvalet kullanmak veya yürümek gibi normal günlük aktiviteleri gerçekleştirmek çok zor. Son olarak uzayda sizi bir kusma nöbeti bekliyor olacak. Tam alıştığınızda ise Dünya’ya geri dönüyor olacaksınız.
Günümüze dek birçok kişi ve grup dünyayı kendi belirledikleri rotayla ve duraklarla dolaştılar. Her birimizin daha önce duyduğu ülkeler olan Fransa, İspanya, Kanada gibi klişe ülkelerle yetinmeyip Tuvalu, Fiji, Swaziland gibi yerleri dolaştılar ve bunları kayda aldılar. Kolomb’un denediği ve Macellan’ın başardığı bu yeni trendi günümüzde yakalamak için belli bir miktar para gerekiyor. Bu parayı elde ettiğinizde ise engeller bitmek bilmiyor. Vize, pasaport, döviz sıkıntıları, konaklama gibi bir sürü zorluk karşımıza çıkıyor. Ancak, her şeye rağmen, bu çaba bir işe yarıyor. Yeni şehirler, yeni insanlar, yeni kültürler… Bütün bunlar bir haritada veya kitapta olmaktan çıkıyor ve gözlerinizin önüne seriliyor. Bir noktadan sonra kötü birtakım şeyler fark ediyorsunuz.
“Biz biricik Dünyamıza ne yapıyoruz? Bütün bu güzellikleri nasıl yok edebiliyoruz? Bu yaptığımız vicdana ve ahlaka sığar mı?” gibi sorular kafanızın bir kenarında kuşlar uçuşmaya başlıyor. Kuşlar sizi gagaladıkça harekete geçmek istiyorsunuz fakat “İş işten geçti artık, yapacak bir şey yok.” deyip vazgeçiyorsunuz.
Uzaya yapılan bu yatırım ve onun için harcanan çaba ne için sizce, sayın okur? İnsanlar tatil yapsın, şirketler para kazansın diye mi? Komik. İnsanın en eski iç güdüsü, en eski inancı diğer canlılar gibi soyunu devam ettirmektir. Bu “tatiller” aslında birer deney, Dünya’da umut kalmadı Atatürk’ün dediği gibi: “İstikbal göklerdedir.”
Karar verme sırası sizde: gelecek için bir denek olup gelecek jenerasyonların önünü açmak, çocuklarınıza ve arkadaşlarınızın çocuklarına yepyeni bir hayat sunmak mı yoksa “Olan olmuş zaten!” diyerek yok olmadan önce Dünya’nın tadını tatmak mı? Seçim sizin.