Lisenin sonunun gelmesini bütün yıl bekliyordum ve sonunda lise bitmişti ama yazın yapacak bir şey bulamıyordum.
Bir gün yine canım sıkılmıştı ve aynı apartmanda oturan kuzenlerimin yanına gitmeye karar verdim. Kuzenlerin dışarı çıkmıştı, evde yoklardı o yüzden ben de halamla oturup sohbet etmeye başladım. Yazın yapacak bir şey bulamadığımı söyledim o da bana sözün arasında bir kitap önerdi. Kitabı merak ettim o yüzden nasıl bulabileceğimi araştırmaya koyuldum. Yaşadığım şehirdeki en büyük kitapçıya gittim çünkü halam önerdiği kitabın her yerde olmadığını söylemişti. Orada çalışan kitapçıya kitabı sordum. Kitapçı ismimin ne olduğunu sordu. Pek anlam veremesem de söyledim. Kitapçı çok şanslı olduğumu ve kitaptan sadece bir tane kaldığını söyledi.
Kitabı aldım ve eve geldiğimde çok büyük bir merakla okumaya koyuldum. Kitap hem çok kısa hem de çok sürükleyiciydi o yüzden hemen bitirmeyi planlıyordum. Kitabın 116. sayfasını çevirdim. Karşıma el yazılmış bir cep telefonu numarası çıktı. İlk gördüğümde çok arada kaldım. Arasam mı aramasam mı çok düşündüm ve en sonunda merakıma yenik düşüp aramaya karar verdim.
Telefonu çok yaşlı ve titrek sesli bir adam açtı. Kim olduğumu hiç sormadan bildi. Bu durum beni hem çok şaşırtmış, hem de çok korkutmuştu. Konuştuğum bu adamın kim olduğunu çok merak ettim ve sordum ama adam kim olduğunu söylemek yerine bana bir telefon numarası verdi ve bu numaranın babamın numarası olduğunu söyledi. İlk bu söylediklerini duyunca adamın beni kandırdığını, saçmaladığını düşündüm. O zamana kadar babamın nerede olduğunu hep çok merak etmiştim. Annem her sorduğumda onun bizi bırakıp yurt dışına gittiği söylüyordu. Telefonu tam adamın yüzüne kapatıyordum ki adam benim aynı zamanda bir ikizimin olduğunu söyledi. Benim kardeşim yoktu. Yani bu mümkün olamazdı ama adam bana bunları söyleyince kafam iyice karışmıştı.
Telefondaki yaşlı adamın bana verdiği numarayı başta aramayacaktım, yani çok kararlıydım ama bunca yıl hiç ortaya çıkmadığı için nerede olduğunu bilmediğim babamın numarasının şu an elimde olabileceği ihtimali çok heyecan verici geldi ve bir anda telefonu elime alıp numarayı çevirdim. Telefonu bir adam açtı. Sanki adam benim sesimi, kim olduğumu tanıyormuş, biliyormuş gibiydi. İlk telefonu açtığında yanlış numarayı aradığımı veya kim olduğumu hiç sormadı. Telefonu açan bu adamın babam olup olmadığını çok merak ediyordum. Hiç lafı evirip çevirmeden tam onun babam olup olmadığını soracaktım ki adam sonunda ona ulaştığımı ve onun babam olduğunu söyledi. Almanya’da yaşadığını ve bir ikiz kardeşimin olduğunu da ekledi. Tüm bu olanlar şaka gibi geliyordu. Tabii ki kim olduğunu tam olarak bilmediğim emin olmadığım bir adamın sözlerine inanıp peşinden Almanya’ya gitmeyecektim.
Hemen bu olanları anneme anlattım. Annem hiç şaşırmadı. Hatta, “Eninde sonunda bunlar olacaktı.” dedi. Anneme gerçekten bir ikiz kardeşim olup olmadığını sordum. Annem başıyla onaylar gibi cevap verdi. Çok sinirlenmiştim. Bunca yıl benden böyle büyük bir şeyi nasıl saklardı? Hemen nerede olduğunu sordum. Bu sene Amerika’ ya ekonomi okumaya gittiğini söyledi. Onu görmek istediğimi söyleyince annem ikiz kardeşimin telefonunu verdi. Ona ulaşıp Amerika’daki yerini öğrendim ve yanına gittim. Amerika’ya vardığımda ikizim beni karşıladı ve tam olarak birbirimizi tanımadığımız için sohbet etmeye başladık. Onun da benim varlığımdan haberi olmadığını söyledi. Uzun uzun sohbet ettik ve bir daha hiç ayrılmamak üzere birbirimize söz verdik.