O sabah kuzenim Emily ile birlikte alışverişe çıkmıştık. Montlarımızı giyip ve eldivenlerimizi boş olan ceplerimize koyup Times Meydanı’na doğru yola koyulduk.
-Ne güzel bir sabah, öyle değil mi Emily? , dedim.
-Evet, ama nefes kesici bir soğuk var.
Emily bunu dedikten birkaç saniye sonra yanımızdan sanki bin kilometre hızla giden bir araba gibi biri geçti. Ben yere düşmüştüm çünkü o her kimse bana çarpmıştı.
– Jennifer! İyi misin? , dedi Emily.
-Evet, iyiyim. O da neydi öyle?
-Bilmiyorum ama çok hızlı koşan biri olduğuna eminim.
Ayağa kalktım ve tekrar ilerlemeye başladık. Elimi ısıtmak için cebimde olan eldivenimi almak için cebime sokmuştum ki içinde kağıt parçası gibi bir şey buldum. Üstünde ‘beni ara’ yazıyordu ve altında ise bir telefon numarası. Numaranın son iki rakamı karalanmıştı.
-Hey, Emily! Baksana cebimde bir kağıt buldum ve üstünde bir telefon numarası yazıyor, dedim, kağıdı Emily’ye verdim.
-Numaranın son rakamları silinmiş.
-Evet.
-Peki bu kağıt nereden geldi öyleyse?
-Bilmiyorum, evden çıkarken ceplerim bomboştu.
-Belki de bu notu yazan kişinin yardıma ihtiyacı vardır.
-Olabilir.
-Jennifer, bir şey soracağım. Yanımızdan geçen o kişi cebine onu koymuş olmasın? Çünkü ben düşmedim, sadece sen düştün.
-Çok mantıklı!
-Nasıl birine benziyordu? Onu bulmamız gerek!
-Beyaz ve mavi giyinmişti. Sadece onu hatırlıyorum… Aslında biliyor musun, polise de gidebiliriz.
Tam pes edecekken Emily;
-Bak! Orada!
-Hadi koş! , dedim ve ona doğru koşmaya başladık. Emily ona doğru iyice yaklaştıktan sonra kapşonunu çıkardı ve:
-Mike!
-Emily!
-Burada ne işin var Emily?
-Asıl senin burada ne işin var ve neden bu notu Jennifer’ın cebine koydun? , dedi ve kağıdı gösterdi.
-Tamam, aslında seni birkaç gündür takip ediyordum ve sonra sonunda seni burada gördüm ve kalabalığın içinde konuşma fırsatı buldum. Seni üniversiteden beri kıskanıyordum ve sonunda intikam almak istemiştim ama yanlışlıkla onu Jennifer’ın cebine koymuşum, özür dilerim.
-Tamam Mike , diyip oradan koşa koşa uzaklaştı ve ben de ona yetiştim.
…
Eve geldiğimizde hızlıca yukarı çıktık ve Emily bana her şeyi açıkladı. Aslında Mike onun lise arkadaşıymış ve bir aralar çok yakınlarmış, sonra kavga etmişler. Ardından hiç görüşmemişler. Ama Emily bu gece kaçıp onunla konuşmaya gitti ve sanırım barışmışlar.