Kızım tam bir kitap kurdudur. Kitap okumayı çok sever, kitaplar hakkında tartışır ve onları analiz eder. Küçüklüğünden gelen bu heves artık daha büyük bir şeye dönüşmeye başlamıştı. Geleceğini bu sevdasının üzerine kurmaya kararlıydı. Ben de onu destekliyordum tabii ki. Bu nedenle onu heveslendirmek için minik bir sürpriz hazırlamaya karar verdim.
Evimiz 3 katlıydı. Fakat sadece 2 katı kullanıma açıktı. 3. kat, tavan arası, ise eski eşyaları sakladığımız bir depo. Ama aslında evin en değerli yeri. Çünkü 5 nesildir ailem bu evde oturmakta, bu nedenle de herkesin eski eşyaları burada yer almaktadır. Kıyafetler, kitaplar, albümler ve daha yüzlercesi… Buradaki cevherleri kızıma verip onları bir mücevher haline getirmesini izlemek istiyordum.
Tavan arasına çıkmak için kullanılan merdiveni ayarladıktan sonra yukarı çıktım. Baya karmaşık görünüyordu ama halledilemeyecek gibi değildi. En köşeden başlayarak işe koyuldum. Önce kıyafetleri düzenledim. Günümüzde hala moda olan bir sürü parça buldum. Daha sonrasında albümleri düzenledim. Eskiyi görmek güzel hissettirmişti. Herkes çok mutlu görünüyordu albümlerde. Sanki her gün bayram gibiydi onlara. Ufak bir iç çekişin ardından ailemi çok özlediğimi fark ettim. Keşke onlar da bugün bizimle olsaydı diye düşündüm.
Daha sonrasında kutuları kaldırırken duvarın dibine iliştirilmiş bir sandık gördüm. Üstü örümcek ağları ile kaplıydı. Onları temizledikten sonra yavaşça kapağını kaldırdım. İçinde bir sürü kitap vardı. İşte aradığım şey bu diye geçirdim içimden. Hemen boşaltmaya başladım sandığı. İçinden bir sürü kitap çıkıyordu ve ben hepsini kategorisine göre sınıflandıracaktım. Uzun bir çalışmanın ardından her türü birer kolide toparlayabilmiştim.
Günümüzdeki klasiklerin ilk basımları, özel imzalı kitaplar ve günlükler gibi bin bir türlü kitap vardı. Ailemin her zaman edebiyata karşı bir sempatisinin olduğunu biliyordum fakat bu kadar ileri seviye beklentim yoktu açıkçası. Bazı kitapların aralarında yazarı ile çekilmiş fotoğraflar bile vardı. Kızımın buna bayılacağını düşünerek ona seslendim. Beni duymamıştı sanırım çünkü 5 dakikadır gelmiyordu. Tam ona bakmaya ineceğim anda merdivenlerin ucunda onu gördüm. Yukarı tırmanıp yanıma oturmasını istedim.
Ona baktım. Yüzünde bir ışıltı vardı. Adeta parlıyordu. O, anlatmanın bir çeşit büyü olduğunu düşünüyordu. Bu yüzden kitaplar ona büyülü geliyordu. Tavan arasındaki o büyük ve tozlu kitabı açtığında bu düşüncelerinin gerçek olduğunu gördü. Görsel içerikli bir kitaptı. İçerisinde 50 yıl öncesine kadar çekilmiş fotoğraflar bulunuyordu. Hepsinde yer, zaman ve kişiler yazıyordu. Adeta düzenli bir fotoğraf albümü gibiydi. En azından ilk bakışta…
Bu nasıl oldu da buraya karıştı diye düşünerek elinden almak istedim. Çünkü o bir fotoğraf albümü olarak görünüyordu. Ama o bırakmadı. Kitabı inceliyordu. Merak edip ben de bakmaya başladım ve o an gördüklerim karşında şoke oldum. Büyükbabama ait bir anı kitabıydı bu. Ama basılı bir kaynaktı, bir matbaada bastırılmışa benziyordu. Kızımın heyecanını gözlerinden görebiliyordum, bu onun için yeni bir kapı demekti.