Gizli Hazine

Sabah olmuştu. Uyandım. Aşağı indim. Kahvaltımı yaptım. Hazırlandım. İşyerine giderken cebimde dün atmaya fırsat bulamadığım ambalajı buldum. Çöpe attım. Çöp kutusunun yanında bir harita vardı. Elime aldım, açtım. Haritanın gösterdiği yer benim işyerimden başka bir yer değildi! Çok şaşırmıştım. Böyle bir tesadüfün gerçekleşmesi mümkün değildi. Düşündüm ve haritayı takip etmeye karar verdim. İşyerine vardım. Tüm işlerimi bitirdikten sonra, haritanın gösterdiği yere doğru gittim. Benim odamdı! Haritanın gösterdiği yer ise dolabımdı. Açtım, baktım. İçeride bir not vardı. İçinde, ”Eğer bu notu görüyorsan, pat diye bayılıp pat diye ayılacaksın!” yazıyordu. Arkamdan biri gelip burnuma peçeteye benzer bir madde tuttu.  Bayıldım. Uyandığımda depo gibi bir yerdeydim. Korkmuştum, kalbim çok hızlı atıyordu. Ne yapacağımı bilmiyordum. Gözümle çıkışı aramaya çalıştım ama nafile. Ağzım bantlıydı. Bağıramıyordum. Ellerim, kollarım, bacaklarım… Onlar da bağlıydı. Ne bir ışık, ne bir insan vardı. Sanki bir boşluğa düşmüştüm. Alan çok genişti. Sandalyeyle zıplayarak yürümeye çalıştım. Sonuna kadar yılmadan sandalye ile zıpladım. Nihayet bir kapı vardı ama açamadım. Ellerim bağlıydı. Yerde bir makas vardı. Ayağımla kendime çektim, ipleri çözdüm. Sonra, ağzımdaki bantı çıkardım. Cebimi aradım. Her şeyim buradaydı. Telefonum, cüzdanım, araba anahtarım… Bunu yapan kişi bir hırsız değildi fakat cebimde sadece bunlar yoktu. Cebimde ”Hemen beni ara!” yazan bir kağıt parçası buldum. Buruşan kağıtta son rakamı silinmiş bir de telefon numarası yazıyordu. Son rakam için bütün numaraları denedim ve başardım! Aradım. Anlaşılan ses değiştirme cihazı kullanmışlardı. Bana bir adres verdiler. Oraya gittim. Kapıyı açtığımda herkes ”İyi ki doğdun!” diye bağırdı. O anın şaşkınlığıyla bayılmış olmalıyım. Uyandığımda onlara sarıldım ve hayatımdaki en güzel doğum günü partimi yaşadım.

(Visited 17 times, 1 visits today)