Aylardır beklediğim an nihayet gelmişti. Bugün benim doğum günümdü. Kuzenlerim, arkadaşlarım ve şehir dışından bütün akrabalarım gelmişti. Özellikle canım gibi sevdiğim arkadaşım Peter için çok heyecanlıydım. Bütün doğum günlerimi onunla kutlamıştım. Annem mutfaktan salona pastayı getirirken masada sekiz tane mum vardı ve odayı aydınlatıyorlardı. Bir anda herkes doğum günün kutlu olsun şarkısını söylemeye başladı ve ablam Amy de piyano çaldı. “İyi ki doğdun Joe!” dedi Peter. Ardından Peter ile pastanın başına geçtik, dileğimi tuttum ve ne olduysa tam o an, ben mumları üflediğim sırada oldu. Bir anda sanki gözlerimi kapatmış gibi zifiri karanlık bir yere düşmüştüm. Hiçbir ses yoktu. “Peter? Anne? Baba?” diye merakla sordum, cevap alamadım. “Joe! Orada mısın?” diye sordu Peter. Aceleyle cevap verdim: “Peter! Buradayım! Ne oluyor?” Tam Peter “Bilmiyorum.” derken bir ışık açıldı ve bir öksürük sesi geldi. Karşımızda, oturan onlarca yemek, konuşuyor ve korktuklarını söylüyorlardı. Anlaşılan o ki bir mahkemedeydik. Gürültü, bir donat olan yargıcın bağırmasıyla kesildi. Peter’e: “Biz rüyada mıyız yoksa başka bir dünyada mıyız?” diye sordum. “Nasıl rüyada olalım Joe, aynı rüyayı paylaşamayız ama şu anda hayatımın en ilginç olayını yaşıyorum.” dedi. Donat: “Vay vay vay, yeni misafirlerimiz var millet!” diyerek bizi gösterdi. Donat pek de cana yakın biri gibi durmuyordu. Bizi sahneye aldı ve yuvarlak bir zemine yerleştirdi. Arkadan bazı yemekler: “Yapmayın!”, “Gitmeyin” ve “Dikkatli olun!” gibi şeyler söylediler. Peter bana: “Joe, bence bu bir tuzak olabilir.” dedi ve ben de başımla onayladım. Gerçekten çok korkuyordum çünkü Donat çatık kaşlı, sinirli duran ve garip bir yemekti, bu her davranışından anlaşılıyordu. Peter’le ben, şaşkınlığımızı gizleyemeden Donat’ı dinlemeye başladık: “Buraya nereden geliyorsunuz?” dedi ve daha biz cevap veremeden tekrar bir soru sordu: “Ve nasıl geldiniz?” “Eee efendim biz arkadaşımın doğum gününü kutluyorduk, sıra mumları üflemeye gelmişti, ardından mumları üfledik ve bir anda kendimizi burada bulduk.” diye açıkladı Peter. “İlginç ama şunu söyleyeyim ki buraya bu şekilde gelemezsiniz!” dedi Donat ve gerçekten çok kızmış görünüyordu. Elinde kırmızı, büyük bir düğme vardı. Bir anda düğmeye bastı ve biz de aşağı, zifiri karanlığa düşmeye başladık. “Aaaaaa! Peter! Ne oluyor!” dedim ve o cevap veremeden her yer aydınlanmıştı, rengarenk bir gökkuşağında simitlerle kayıyorduk ve Peter’le birbirimize sarılarak çığlıklar içinde düşüyorduk. “Joe! Neler oluyor?” dedi. Ben “Bilmiyorum Peter, sadece bekle, sanırım birazdan tekrar başka bir yere gideceğiz!” diye bağırdım ama sesimi ona duyurmak zor oluyordu. Derken tekrar başka bir yere ışınlandık ve bu sefer ise ikimiz devasa ve şeffaf bir balonun içindeydik, trafiğin ortasındaydık ve arabaları yine yemekler kullanıyordu. Yollar çok dolu değildi, bizim de koşarak hareket etmemiz kolay oldu. “Joe! Artık çok yorulmaya başladım! Hamster gibi saatlerce bunda koşamayız!” dedi Peter. “Tamam, biliyorum Peter ama biraz daha sabret, sanırım birazdan başka bir yere ışınlanırız!” dedim. “Joe! Ama artık dayanamıyorum!” dedi Peter ve koşmayı bıraktı. Bir anda Peter koşmayı bırakınca yuvarlanmaya başladık. İkimiz de kontrolümüzü kaybetmiştik ve duramıyorduk. Ardından yine başka bir yere ışınlandık ve bu sefer bir kokteyl bardağının içine düşmüştük. Üstümüz sırılsıklam olmuştu, yüzmekte zorlanıyorduk. Peter: “Hımm, Joe, kokteyl güzelmiş, yam yam.” dedi biraz daha içerek. “Peter! Şu an bunun sırası mı!” diye kızdım. Ardından tekrar her yer simsiyah oldu ve bu sefer kendimizi salonda bulduk. İkimiz birden bir oh çektik ve annem ışıkları yaktı, herkes alkışladı. Bir anda herkes alkışlamayı bıraktı ve şaşkınlık içinde bize baktı. Annem: “Ne oldu böyle? Daha az önce kuruydunuz ve temizdiniz!” diye bağırdı. Anneme her şeyi anlatsak da inanmadı. Sonra o gece Peter bizde kaldı ve olan her şeyi konuştuk ve tekrar şaşırdık.
Gizli Diyar
(Visited 11 times, 1 visits today)