Uyanır, her sabah çiçekleriyle konuşurdu. O sabah, çiçekleri tek bir ses bile duymadı. On yedi yaşındaki Ali, başka hiçbir insanda olmayan bir yeteneğe sahipti, bitkilerin dilini anlamak ve onlarla konuşmak. Her gün çiçekleriyle konuşan Ali, o sabah çiçeklerinin onunla konuşmadığını fark etti ve bunun neden olduğunu anlamak için hafızasında geçmişe doğru bir yolculuğa çıktı.
İlk güzergahı geçen hafta pazar günüydü, o gün Ali’yi bir sokak köpeği kovalamıştı ve köpekten kaçarken bir saksıya çarpıp onu kırdığını fark etti. Bu saçma olayın onun çiçeklerle iletişimini engelleyemeyeceğini düşünen Ali günümüze biraz daha yaklaştı ve dün bir adamın omzuna çarptığında bir an gücün içinden çekilip yorulduğunu hatırladı. O günün sabahı ise, Ali çiçeklerle konuşsa da çiçekler onu duymuyordu. Ali yeteneğini kaybettiğini anlamıştı ve bunu geri kazanmak için o adamı aramaya çıktı. Adamı bulmak için ilk adım olarak adamla çarpıştığı yere gidip delil toplamaya karar verdi. Olay yerine vardığında yerde çamurlu ayak izleri gördü ve onları takip etmeye başladı, bu ayak izleri omzuna çarpan adama aitti. Ayak izlerini takip ederken bir anda ayak izlerinin kesildiğini fark etti ve etrafına bakındı, acaba bir yere mi tırmanmıştı veya bir deliğe mi girmişti? Etrafına bakınırken bir ağacın üzerinde basamaklar olduğunu gördü ve adamın oraya gittiğini düşündü. Ağaçtaki basamakları çıkmasına rağmen yerden yükselmediğinin farkına varan Ali, basamakları daha hızlı çıkmaya başladı ve birden ayağı takılıp ağaçtan düştü.
Ayağa kalktığında karşısında kafası sargılarla dolu bir adam gördü. Bu adamın siması tanıdık gelmişti ama kim olduğunu çıkaramadı. Bu adamın onun omzuna çarpan adam olduğunu sonradan öğrenecekti. Adam, onu takip etmesini söyleyip yürümeye başladı ve bir anda durdu. Adamın bir anda durması sonucunda afallayan Ali, adama çarparak durdu. Adam Ali’den bir anda durduğu için özür diledi ve olduğu yerde üç kere zıplayabildiği kadar yükseğe zıplamasını söyledi. Ali hemen zıplamaya başladı. Üçüncü zıplayışının sonunda altındaki toprak yok oldu ve sonu gelmeyen bir deliğe düştü. Birkaç dakika sonra zemine ulaşınca o kadar yüksekten düşmesine rağmen tek bir çizik almayan Ali; adama neyin nesi olduğunu, neden onu buraya getirdiğini sordu.
Adam ilerideki odayı gösterdi ve bir sandalyeye oturmasını, oturduktan sonra her şeyi anlatacağını söyledi. Oturduktan sonra adam anlatmaya başladı: “Benim adım Osman ve o gün senin omzuna çarpan adam bendim. Beni aradığını biliyordum ve seni uğraştırmamak için direkt senin karşına çıktım. Eğer o gün sana çarptığımda neler olduğunu merak ediyorsan da senin gücünü aldım ve bunu yapmamda çok önemli bir sebep vardı, bu gücü kullandıkça senin yaşam süren kısalıyor. Ayrıca şu andan itibaren 25 yıllık ömrün kalmıştı bu yüzden yaşam sürene 30 yıl ekleyip gücünü elinden aldım. Bu adam aslında ölüm meleği Azrail’di ve Ali’nin doğanın kurallarını bozması nedeniyle güçlerinin elinden alınmasına karar verilmişti.