Günlerden pazartesiydi Ahmet adında bir çocuk annesinin isteği üzerine ekmek almaya markete gitti. Çantasını aldı bisikletine atlayıp yolu tuttu. Ekmek almıştı bir de istediği bir çikolatayı almıştı. Fişini alıp marketten ayrıldı. Eve geldiğinde cebinden para üstünü ve fişi çıkardı. Ama farklı bir kağıdın olduğunu fark etti. Kağıdı açtığında bir numara yazıyordu. Ahmet bunun telefon numarası olduğunu anlamıştı. Ama sonu silinmişti. 0553 273 48 1… birden sonrası yazmıyordu. Ahmet de merak etmişti. Ödevlerini bitirip numaranın peşine düştü. Ahmet hatırlamıştı ki markette bir adam ona çarpmıştı, o sırada cebine kağıt parçasını koymuştu. Ahmet bu adamı takip etmeye karar vermişti. Ahmet düşündü acaba nereden başlasam bu adamı aramaya dedi. Ve pazardan başlayayım aramaya dedi. Daha sonra Ahmet cumartesi pazarına gitti, acaba orada mı diye fakat orada değildi yaşlı adam. Ahmet gittiği markete tekrar gidip baktı ama orada da yoktu. Tam marketten çıkıyordu fakat kasanın orada yırtık bir kağıt gördü kağıdı açıp baktığında son numara yazıyordu. Ahmet eve gidip bu iki kağıdı yapıştırdı ve annesinin telefonundan aradı ve numarayı yaşlı biri açtı. Telefonu açan kimsiniz dedi ve Ahmet yaşlı adama saat 14.00 da Timboo Kafe’de buluşalım dedi. Ahmet kafeye gidip yaşlı adamla konuştu fakat adam yanlışlıkla kağıdı bıraktığını söyledi fakat Ahmet inanmadı. Ertesi sabah telefon çalıyordu. Ve arayan yaşlı adamdı. Özür diliyordu yalan söylediği için. Ahmet de affetmişti yaşlı adamı. Mutlu mesut yaşadılar.