Gizemli Mağara

Bir gün arkadaşım Pelin’le birlikte yaz tatilinde gitmek için bir kamp bulduk. Daha önce hiç kampa gitmemiştik ve ikimiz de bu konuda çok heyecanlıydık. Kamptan birkaç gün önce birlikte malzemeleri ve kıyafet alışverişi için dışarı çıktık Pelin’le.

Zaman çok hızlı geçmiş Gideceğimiz gün gelmiş. Servis bizi almak için sabah erken erkenden gelmişti. Servisteki kimseyi tanımıyorduk ama herkes çok arkadaş yanlısı duruyordu ve onlarla iyi anlaşacağımızı düşünüyorduk. Birkaç saat sonra kamp alanına, ormanlık alana gelmiştik. Bizi bir araya toplayıp neler yapacağımızı ve kamp hakkındaki kurallardan bahsetmişlerdi. Kamp alanında bizden başka kimse yoktu. Etrafı incelerken Pelin’le birlikte çalılıkların arkasından bir ses duyduk. Korksak bile orada ne olduğunu öğrenmek istiyorduk. İkimiz de sessizce çalıların arkasını açtık ve karşımıza bir sincap çıktı. Sincap izlerken grubumuzu kaçırdığımızı fark ettik. Pelin’le birlikte nereye gittiklerini düşünürken ikimizde farklı bir yola gitmeye karar verdik. Ama daha sonrasına pişman olduk çünkü yolumuz daha da kaybetmiştik. Hava kararıyordu ve ne yapacağınızı bilmiyorduk. Biraz yürüdükten sonra karşımda bir mağara çıktı. Havanın karanlık olmasına rağmen mağara aydınlıktı ve içeride bir şey parlıyordu. Mağaraya girmekte kararsızdık çünkü en son ki merakımız da başımızı belaya sokmuştuk, gruptan ayrılmıştık. Ama hâlâ ikimiz de girmek istiyorduk. Girdik ve parlayan şeye doğru ilerledik. “Pelin, sessizce ve yavaşça yere bakar mısın? Ben mi yanlış görüyorum yoksa ayağımın dibindeki bir altın bileklik mi? dedim ve Pelin sessizce yere baktı ve heyecanla evet dedi. Her Adımda farklı bir mücevher buluyorduk. Hepsini kucakladık ve mağaradan geri çıktık ama onlar bizimle gelmemişti. Nasıl olduğunu anlamamıştık. Koşarak kamp alanını bulduk. Şaşkın ve heyecanlı bir şekilde arkadaşlarımıza anlattık. Güzel bir kamp anısı olmuştu.

(Visited 9 times, 1 visits today)