Geçen gün okuldan çıkıp her zaman yaptığım gibi yine kütüphaneye gittim. Kütüphane sessizdi. Her zaman yerinde olan Reşit Bey -kütüphane çalışanı- yerinde değildi. Boş bulduğum bir masanın yanındaki küçük taburelerden birine oturup, okul çantamdan ders kitaplarımı çıkarıp ders çalışmaya başladım. Yaklaşık bir saatlik bir çalışma sonrası sıkıldığımı fark edip başka kitapları incelemek için oturduğum tabureden kalktım. Kitapları sevmezdim çok, sıkıcı gelirlerdi bana. İnceledim inceledim ama bulamamıştım ilgimi çeken bir kitap.
Ders çalışmak için döndüğümde masanın üstünde benim olmayan ve önceden masada olmayan bir kitap gördüm. Kitabın herhangi bir başlığı yoktu, sadece üzerinde “İçine bak.” yazıyordu. Kim koymuş diye etrafıma bakındım ama etrafta kimseler yoktu. Meraklanmıştım. İçine bakmaya karar verdim ve ilk sayfayı açtım. Hiçbir şey yazmıyordu, boştu. İkinci sayfayı açtım ama yine boştu. Sayfaları hızlı hızlı geçmeye başladım. Hepsi boştu. Kitabın 120. sayfasına geldiğimde el yazısıyla yazılmış bir cep telefonu gördüm. Altında ise “Ara.” diye yine el yazısıyla yazılmış bir yazı vardı. Korkmuştum ama bir yandan da aramak istiyordum. “Biraz macerayı boş boş ders çalışmaya tercih ederim.” diye düşünüp çantamdan telefonumu çıkardım. Sayıları teker teker girdim ve arama butonuna bastım. Dört veya beş saniye çaldıktan sonra telefon açıldı. Tam ağzımı açacaktım ki telefondaki kişi “Hazır mısın?” diye sordu. Sesinden anlamıştım, erkekti. “Neye?” diye cevapladım. Karşıdaki adam “Kitabı açtığına ve bu numarayı tuşladığına göre oyunumu oynamaya hazırsın.” dedi. “Sormam gereken bazı iki soru var: Sen kimsin ve bu oyun ne?” diye sordum. Bu sorumu şöyle yanıtladı: “Benim kim olduğumu oyun sonrası öğreneceksin. Oyun ise bir tür bulmaca. Eğer kitabın son sayfasına bakarsan orada birkaç soru göreceksin. Sorular basit matematik soruları ve bulduğun her sorunun cevabı kütüphanedeki bir kitap numarasını belirtiyor. Amacın bütün bu kitapları bulup, son sayfalarına yazdığım kelimeleri anlamlı bir şekilde birleştirip şifreyi çözmek. Eğer ki çözmek istemezsen bir şey olmayacak ve kitabı bulmadan önce ne yapıyorsan onu yapmaya devam edebileceksin. Şimdi soruyorum: Hazır mısın?”. Hazır olduğumu belirttim ve aramayı sonlandırdım. Son sayfayı açtım ve soruları tek tek çözdüm. Gittim kitapları buldum ve son sayfalarını açtım. Kelimeler şunlardı: “oyununu”, “Reşit”, “buldunuz”, “nasıl”, “Bey’in”.
Kısa bir süre düşünüp kelimeleri birleştirdim. Birleştirince “Reşit Bey’in oyununu nasıl buldunuz?” oluyordu. Kahkaha atmaya başladım hatta o kadar sesli attım ki üç masa yanımda oturan ve ders çalışan kişilerin bana dik dik bakmasını sağladım. Yerimden kalktım ve Reşit Bey’in hep oturduğu yer olan kütüphane giriş kapısının sağında bulunan yere gittim. Bu sefer Reşit Bey oradaydı. Ben ona, o bana bakıyordu. Gülümsüyordu.