Bir sonbahar sabahıydı. Havalar yavaştan soğumaya başlamıştı, sabah yataktan üşüyerek kalkmıştım. Hemen kendime güzel bir sabah kahvesi yapmak için mutfağa hızlı adımlarla ilerledim. Koridorda yürürken gözüme bir kitap çarptı. Ne zamandan beri orada duruyordu acaba? Bunun üstünde çok düşünmeden mutfağa gittim. Kahvemi hazırlayıp soğuğa aldanmadan balkonda dışarıyı izleyerek kahvemi yudumlamaya başladım. Garip bir şekilde koridorda gördüğüm kitap aklımda bir yer kaplıyordu. Bir yere bakıyorum aklıma o kitabın gizemli kapağı geliyordu çünkü, hiç öyle bir kitap aldığımı hatırlamıyordum. Hatta ben kitap okumayı seven biri de değildim pek. Diğer insanların dediği gibi bir kitap beni alıp bambaşka bir dünyaya götürmüyordu maalesef, benim için kitaplar bir zaman kaybıydı. Karakterin bir maceradan başka bir maceraya gitmesi beni hiç heyecanlandırmıyordu. Bunları düşünürken fincanımda son bir yudum kalmıştı, onu da içip koridordaki kitabı almaya gittim. Kapağı çok güzel dizayn edilmiş bir kitaptı. Merak edip okumaya başladım. Daha önceden kitaplar hakkındaki düşüncelerimi keşke hiç düşünmeseydim dedim birden. Bu kitap benim ilgimi o kadar çekmişti ki gözümü açıp kapayınca bir de bakmışım 120. sayfaya ulaşmıştım. Kitabın 120. sayfasına geldiğimde el yazısıyla yazılmış bir cep telefonu numarası gördüm.
Bu numara her ne kadar ilgimi çekse de kitap beni o kadar sarmıştı ki okumaya devam ettim. Kitap çok kısa bir süre içerisinde bitivermişti. Çok hoşuma gitmişti kitap. Kitabın hikayesi hakkında konuşurken birden aklıma 120. sayfadaki telefon numarası geldi. Hemen 120. sayfayı çevirdim ve numarayı telefonuma girmeye başladım. Sıfır sonra beş… Telefonu çaldırmaya başladım. Çaldı, çaldı ve çaldı ancak öteki taraftan aramayı cevaplayan olmadı. Tam umudumu kaybedip aramayı kapatacakken biri aramayı cevapladı. Telefondaki adam bana hiç bir şey demeden sadece bir adres verip gelmemi istediğini söyledi. Ben de doğrudan gitmeyi saçmalık olarak gördüm ve biraz bu konu hakkında düşünmeye başladım. Gitmesem ne iyi olurdu. Zaten hava soğuk, bir de o kadar yol gidecektim belki bir hiç uğruna belki de tehlike ile karşılaşacaktım hiç bilemedim.
Ancak içimdeki meraklı çocuk daha fazla dayanamayıp montumu alıp adamın dediği konuma doğru yol almaya başladım. Aklımda düşünce karmaşası vardı. Düşüncelere dalmış yürürken bir adam beni durdurdu ve elime bir kitap uzattı. Bana kendisini tanıttı. Bu adam o kitabı yazan kişi 120. Sayfaya telefon numarasını yazan adammış meğerse. Bana yeni kitabını verdi ve yoluna devam etti. Bana verdiği kitabı da aynı gün içinde okuyup bitirdim. O günden beri kitaplara çok düşkün oldum.