Selam,
Gizem kulübünde yeni bir yazıya hepiniz hoş geldiniz.
Bugün hayalimde kurduğum bir yazı içeriği hazırladım. Bugün herkesin benden istediği, daha doğrusu yazılarımı okuyup sevenlerin benden istediği, yazıyı hazırladım. Vakit kaybetmeden bir an önce yazıya geçelim.
Bir gün arkadaşımın evine doğru giderken bir dükkanda değişik ve güzel bir polar gördüm. Bu poları almak istedim ama satıcı adam, bunu daha önceden giyen birinin çok değişik maceralar yaşadığını söyledi. Ben yine de ısrar edip almak istedim ve aldım.
Sonra arkadaşıma gittiğimde elimi cebime attım ve bir kağıt buldum. Üstünde bir adres yazıyordu, arkadaşımla bu adresi aynı anda, sesli bir şekilde okuyunca birden bire bir yere ışınlandık… Işınlandığımız yerin neresi olduğunu bir salisede anlamıştık. Batuhan’la ben, ikimiz aynı anda, “Minecraft’dayız!” diye bağırdık. Hayallerimiz gerçek olmuştu. Batuhan’la artık yaratıcı konumda, Minecraft’da, dünyanın en büyük yüz ölçümüne sahip olan dünyasını yapıp bütün sınıfı buraya davet ederek parti yapabilirdik. Batuhan ile bu limitsiz dünyada bütün istediklerimizi yapabilirdik. Ancak bir gün çok sıkıldık. Gerçek dünyaya dönmek istedik fakat dönemedik. Sanki bizi bu dünyada tutan bir şey vardı. İşte o gün gece, bu dünyadan çıkmayı denedim. Duvar gibi olan şey birden konuşmaya başladı: “Eğer bilmecelerimden birini çözerseniz buradan çıkıp kendi dünyanıza dönmenize izin vereceğim. Bilmecem şu: Cevabını bulması zor, azıcık beynini yor. Acaba ben neyim?” İkimiz de hep bir ağızdan “Bilmece!” diye bağırdık ve kendi dünyamıza ışınlandık.
Dünyamızda olmak çok güzeldi, belki bir gün bunun filmini bile çekeriz.
Filmi de hemen şimdi yazmamı ve çekmemi istiyorsanız, yazımı daha çok okuyup beğeni atmalısınız. Bunu yaparsanız çok mutlu olurum, başka bir yazıda görüşmek üzere…