GİZEMLİ GECE

Gülce adında bir kız varmış. Gülce’nin sosyal ortamı genişmiş ve bir sürü arkadaşı varmış. Ama en çok değer verdiği arkadaşının adı Zeynep’miş diğer arkadaşlarını da çok severmiş ama Zeynep ona hep yardımcı olduğu için onu daha bir severmiş. Bir gün Gülce arkadaşlarıyla beraber kampa gitmiş. Kampa 6 arkadaşını çağırmış: Zeynep, Eylül, Ela, Alin, Eliz, İpek. Kamp alanına gittiklerinde, aralarında bir anlaşma yapmışlar. Anlaşmanın kuralları basitmiş, aralarında kura çekeceklermiş kurada kime kim çıkarsa o onunla eş olup onlara çıkan görevi yapacaklarmış fakat onlar 7 kişi olduklarından aralarındaki 1 kişinin tek olması gerekiyormuş. Tabii ki Eliz hemen öne çıkmış ve demiş ki:

Eliz:

─ Ben tek olabilirim eğer kabul ederseniz.

Zeynep:

─ Emin misin Eliz? Bu çok riskli.

Eliz:

─ Evet Zeyno, ben çok eminim. Hem aranızdaki en cesur benim.

Oy birliğiyle Eliz’in bu isteğini kabul edip partnerleri seçmeye başlamışlar. Eliz’i de açıklayıcı yapmışlar.

Eliz:

─ Eylül ile Ela, Alin ile İpek ve Gülce ile Zeynep.

Partnerler seçildikten sonra herkes birbirine şans dilemiş çanta yapmaya başlamışlar. Herkes çantalarına 4 şişe su, 2 paket kuru yemiş , 2 adet sandviç , 2 adet fener ve fener pili, birbirleriyle iletişim kurmak için telsiz ve düdük ve tabii ki görevlerine göre araç gereçler koymuşlar. Görevleri bitirdikten sonra herkes saat akşam 19.00’da akşam yemeği için çadırda olmalıydı, çünkü 19.00’dan sonra orman tehlikeli olmaya başlıyordu. Herkes bu konuda anlaştı ve yola koyuldular. Alin ve İpek’in görevleri çok kolaydı, onların yiyecek meyve toplaması gerekiyordu. Eliz’in ise ateş yakmak için taş bulması gerekiyordu. Ela ve Eylül’ün de temiz su kaynağı bulmaları gerekiyordu. Zeynep ve Gülce’nin ise odun toplaması gerekiyordu. Aradan saatler geçmişti bazılarının görevi mükemmel gidiyor bazılarının ise tam tersi tam bir faciaydı. Nihayet vakit gelmişti saat 19.00’du Alin ve İpek’in görevleri başarıyla geçmişti, Eliz ve Ela ile Eylül’ün de öyleydi, onların görevleri de başarılı geçmişti fakat saat 19.00’da orada olmayan tek bir grup vardı  o da Gülce ve Zeynep’ti. Tüm arkadaşları onlar için çok endişelenmişlerdi. Fakat aradan saatler geçti saat 21.00 olmuştu fakat hâlâ Gülce ve Zeynep’ten eser yoktu sonunda onları telsiz yardımıyla aramaya karar verdiler onları aradıklarında telsizden Zeynep konuşuyordu, sesi çok yorgun ve tizdi. Şöyle dedi:

Zeynep:

─ Kızlar! Yardım edin! Fenerlerimizin pilleri bitti yedek pilimiz kalmadı, çok karanlıktı ve Gülce’nin ayağını bir köpek ısırdı, bir mağara bulduk ve oraya sığındık topladığımız odunlarla ateş yakmayı başardık. Ama kaybolduk ve 1 şişe su ile 1 paket kuru yemişimiz kaldı Gülce’nin ayağı da çok acıyor.

Sonra Zeynep ağlamaya başladı , arkadaşları onu sakinleştirmeye çalıştırsalar bile onun ağlaması kesilmiyordu sürekli “Yardım edin lütfen.” diye yalvarıyordu, sonunda hat kesildi.

Alin şöyle dedi:

─ Onları aramaya gitmeliyiz. Yardıma ihtiyaçları var, dedi ve İpek de ekledi:

─ Alin haklı ama bizim de fener pillerimiz bitti ve hava çok karanlık, dedi. Ela da dedi ki:

─ Evet İpek haklısın, mecburen yakınları aramak zorundayız, dedi. Ama Eylül’den iyi bir fikir çıktı:

─ Yakınlara biraz gidip bağırabiliriz.

Herkes “Harika fikir Eylül!” diye bağırdı.

Sonra herkes her yere gidip bağırdı ama sadece gecenin sessizliği hakimdi. Saat gece 04.21’di herkes bağırmaktan o kadar yorulmuştu ki herkes uyuyakaldı. O sırada da Zeynep ile Gülce’nin ümidi kesilmişti , zaten gece boyunca bir kurttan kaçmışlardı ve kurt ikisini de fena yaralamıştı. Birkaç saat sonra sonunda sabah oldu, artık kurt ulumalarının yerini kuş cıvıltıları kaplamıştı. Güne ilk uyanan İpek oldu ve herkesi uyandırmaya çalıştı. Sonra herkes uyandı  herkes toplanıp kızları aramaya koyuldular birkaç saat sonra Ela bağırdı:

─ AAAA! AAAA! Z-ZEYNEP G-GÜLCE?

Herkes Ela’nın olduğu tarafa doğru koştu, gerçekten de Gülce ve Zeynep oradaydı ve gecenin yorgunluğundan çimenlerde uykuya dalmışlardı. Herkes çok mutlu oldu ve Gülce ile Zeynep’i çadıra götürdüler. İkisinin de bacakları ve kolları kanamıştı ve şişti. Kızlar onları incelerken sonunda uyandılar kızlar mutluluktan havalara uçtu ama Zeynep ve Gülce’nin hastaneye götürülmesi gerekiyordu. Onların ailesini aradılar ve hemen hastaneye götürdüler. İkisinin de yaraları bandajlandı.

Gülce:

─ Çok teşekkür ederiz kızlar, iyi ki sizler gibi arkadaşlarımız var.

Zeynep:

─ Evet kızlar Gülce haklı. Eğer konuşurken sizi rahatsız ettiysem özür dilerim çok panik yapmıştım da ama ikimiz de hepinizi çooook seviyoruz.

Herkes:

─ Bizde sizii…

Sonra herkes birbirine sarılmış ve sonsuza dek arkadaş olacaklarına ve birbirlerini hiç yalnız bırakmayacaklarına söz vermişler…..

 

SON

 

 

 

 

(Visited 4 times, 1 visits today)