Bir zamanlar, hayvanların da insanlar gibi düşündüğü, okullarda derslere girdiği ve arkadaşlarıyla vakit geçirdiği bir dünya vardı. Bu dünyada Tansy adında bir geyik, Miko adında bir sincap ve Luna adında bir baykuş vardı. Üçü, okul çıkışında ormanda buluşmuş, birlikte eve doğru yürüyordu.
Tansy, “Bugün edebiyat dersinde ‘Huzur Ormanı’ kitabını okuduk,” dedi, gözleri parlayarak. “Bence oradaki dünya çok güzel, herkes birbirine saygılı, barış içinde yaşıyor. Orada olmak isterdim!”
Luna kanatlarını hafifçe çırptı ve “Evet, güzel ama biraz sıkıcı olurdu bence,” dedi. “Herkes hep aynı fikirde olursa, biraz tekdüze olur, değil mi? Biraz karmaşa olsa da, her şeyin düzenli olması çok yapay gelir.”
Miko gülerek araya girdi, “Bence okulda biraz daha eğlence olmalı! Hep ders, hep çalışmak… Bazen sadece oyun oynayıp eğlenmek istiyorum. Bunu çok özlüyorum!”
Tansy, gülerek başını salladı, “Bence de! Ama eğlenmekle öğrenmek arasında bir denge kurmalıyız. Geçen hafta Bayan Tavşan hepimizi ormana götürdü, çok eğlendik. Hem de çok şey öğrendik!”
Luna, “Evet, doğa gezileri güzel ama… her şeyin bir zamanı olmalı,” dedi, hafifçe gülümseyerek. “Çünkü bazen oyun saatleri de öğrenmeye engel olabilir. Denge önemli.”
Miko, “Ama bence biraz daha fazla eğlence iyi olur,” diye itiraz etti, gözleri parlayarak. “Hadi ama, okulumuzda her şey ders! Biraz daha macera olsa, biraz daha keşif yapabilsek…”
Tansy, “Evet ama biz öğrenmek için buradayız, unutma!” diyerek gülümseyerek cevap verdi. “Bir gün büyüdüğümüzde öğrendiklerimizle dünyayı daha iyi bir yer haline getireceğiz. O yüzden şimdi öğreniyoruz.”
Üçü bir süre sessizce yürüdü, her biri günün dersleri ve yarının ne getireceği üzerine düşünüyorlardı. Sonra Miko, “Bir gün okul bitince hep birlikte çok eğleneceğiz!” dedi, neşeyle. “Ama şu anda biraz daha ders çalışmamız gerek.”
Tansy gülümsedi. “Evet, biraz daha çalışmamız lazım. Ama birlikte vakit geçirmek de çok güzel. Birlikte büyüyoruz, birlikte öğreniyoruz.”
Gün batıyordu ve ormanın havası giderek serinliyordu. Tansy ve arkadaşları, evlerine doğru yürürken, bir sonraki gün okuldaki dersleri ve eğlenceli anları hayal ediyorlardı. Hepsi yorgundu ama mutlu ve huzurluydular. Çünkü birbirlerine destek olmanın, hem eğlenmenin hem de öğrenmenin tadını çıkarıyorlardı.