İnanışlar, en geniş tanımıyla bir kişinin belli bir iddiayı ya da varsayımı, sezgisel yol ile “doğru” ya da “yanlış” kabul ettiği psikolojik bir durumdur. Günümüzde çoğu kişinin belli inanışları vardır. İnanış türleri birçok kategoriye ayrılabilir. İnanışlarımız çoğu zaman günlük yaşantımızı da şekillendirir. Ayrıca inanışlar bölgeden bölgeye de değişiklik gösterebilmektedir. Peki bu inanışlar insanı köleleştirir mi, özgürleştirir mi?
İnanışların içinde sürekli belirli şartlar vardır. Bazı inanışlarda daha fazla bazılarında ise daha azdır. Örnek verecek olursak, semavi dinlerden İslam’da “İslam’ın şartları” diye bir bölüm vardır. Bu şartlara uymanız zorunludur. Üstüne ayrıca zorunlu olmayan ama yaparsanız cezası olan kurallar vardır. Bu duruma dinler harici batıl inanışlar durumundan bakarsak genelde hep bir kısıtlama durumu söz konusudur. İnanışlar hayatımızın her alanında olmasının nedeni çok geniş bir konu olmasıdır. Sadece din ile ilgili değildir. Şunu da unutmamak gerekir her insan istediği inanışı seçmekte özgürdür aynı zamanda seçtiği inanışlarda ki şartlar başkalarına zarar vermiyor ya da onların özgürlüklerini engellemiyorsa o şartları da istedikleri gibi gerçekleştirebilirler. Zaten özgürlüğün tanımına baktığımızda da görüyoruz. “Özgürlük, erkinlik veya hürriyet, birinin engellenmeden ya da sınırlandırılmadan istediğini seçebilmesi, yapabilmesi ve hareket edebilmesi durumudur.”.
Ama bu şartlar bizim özgürlüğümüzü kısıtlar. Çünkü sınırlandırılırız, önümüze bir sürü koşul ve engel çıkar. Maneviyat açısı ise insana huzur verir çoğu zaman insan psikolojik olarak bir şeye inanma ihtiyacı duyar. İnandığı durumun her zaman huzur vermediği durumlarda olabilir. Fark ettiğiniz gibi bu durum ne kadar nesnel düşünmeye çalışsak bile öznel düşünceye kayıyor. Çünkü kişiden kişiye farklılık gösteren, soyut aynı zamanda da maneviyat ilet ilgili bir durum bu konular ile ilgili nesnel, kesin görüşlerde bulunmak maalesef çok zor.
Son olarak bir daha üstünden geçersek dışardan bakıldığı zamanki ve manevi açısı olarak ikiye ayırabiliriz. Bu açıdan baktığımızda dışardan baktığımızda insanı sınırlandıran önüne engeller koyan köleleştiren tarafı diyebiliriz. Manevi açıdan baktığımızda insana huzur veren ve insanı belki de kendi içinde özgür hissettiren ve bu yüzden de inanan kişinin şartları kendi isteğiyle yapması durumuna da özgür hissettiren durumu diyebilirler. Ama ben bu şekilde düşünmüyorum bu yüzden bu tür inanışların insanı köleleştirdiğini ve inanan kişilerin özgür iradelerinin, özgürlüklerinin kaybolduğunu düşünüyorum. Ben buna inanıyorum ve bu benim düşüncem her inanış insanı köleleştirir ve psikolojik olarak bunu normal bir durum olarak görebilir.h