”Boyun çok kısa, topuklu ayakkabı giymelisin. Çok şişkosun, kilo ver! Bence burnun çok çirkin, estetik olsana. Kırışıklıkların ne kada artmış, ışık dolgusu şart. Saçlarının doğal rengi çok kötü, sarı olmalı. Sağlıklı olmak yetmez, daha çok kilo vermelisin. Gögüslerin ne kadar da küçük, ayrınca karnın da hiç gergin değil. Bence kahverengi göz çok saçma ayrıca da senin gözlerinin rengi daha da koyu bir kahverengi. Bence…” diye diye, durmadan eleştire eleştire, insanları dış görünüşlerinden utanır hale getirdik. Hep de aynı dayatmayı uyguladık, aynı argümanı öne sürdük: Ne kadar zayıf, o kadar güzel. Bunun sonucunda da aynı fabrikadan çıkma gibi bir sürü oyuncak bebeklerimiz, ”instagram modelleri”miz oldu. Aynı makyajı yapan, vücut ölçüleri aynı olan, aynı saç rengi, aynı model kıyafetleri olan onlarca hatta binlerce kız. Hatta ve hatta verdikleri pozlar bile aynı bu kızların; bikinilerini giymiş zayıf vücütlarını gösterirken, aynanın karşısına geçmiş aynı tarzda kıyafetleriyle poz verirken… İşin en acı verici kısmı ise bu insanların sosyal medya üzerinden yüz binlerce takipçisi olması ve deliler gibi patra kazanmaları. Yediden yetmişe herkes sosyal medya kullanıyor ve bu insanşarı görüyor, takip ediyor,beğeniyor. Ee hal böyle olunca da insanların gözündeki güzellik algısı değişiyor ve kızlar da bundan etkilenip onlara benzemeye çalışıyor.
Peki, geçmişte de böyle miydi güzellik denen şey? Yoksa daha erişilebiilir ve gerçekçi standartlar mı vardı insanların önünde?
Oysaki güzellik bunların hiçbirine bağlı değildi. Güzellik, tamamen göreceli insandan insana değişen bir kavramdır ve sadece dış görünüşle yargılanmaz. Dünyanın en güzel kızı bile olsa karşınızdaki, karalterini bildikten sonra hala daha gözünüze güzel gelir miydi?
”Bizler, görüntümüzün ötesindeyiz. Bizi öne çıkaracak olan şey görüntümüz değil, yaptıllarımız. Başarımızın sebebi güzelliğimiz değil beynimiz.” bu cümleler, bütün kız çocuklarına öğretilmeli. Öğretilmeli ki örnek aldıkları insanlarsrf dış görünüşüyle değil başarısıylakonuşulanlar olsun. Nasıl mı?
Bu eğitim; özsaygı, kendini sevme ve özgüvenden geçiyor aslında. Çocuklarımıza daha küçük yaşlarda kendilerini sevöeyi öğretmeliyiz ve bunu onlara sıklıkla ne kadar güzel ve özel oldukları hatıratılarak yapılabilir. Yanı sıra, çocuklarımızın karşısına idol olarak sadece şarkıcı ve oyuncuları koymak yerine vakti zamanında hatrı sayılır işler başarmış, güçlü, zeki ve kendi ayakları üzerinde durabilen insanları onlarla tanıştırmalıyız. Bu adım kolaylıkla onlara çeşitli kitaplar okuyarak, canları sıkılmadan izleyebilecekleri ve önemli insanları ele alan çizgi filmleri izleterek başarabilirsiniz.
İşin büyük çoğunluğu anne babada da olsa okulun da bu süreçte hiç rolü yok değil. Okullar, rehber öğretmen aracılığıyla çocuklarla birçok konu hakkında iletişime geçebiliyorlar. Neden çocuklara ne kadar değerli ve özel olduklarını, önemsenen tek şeyin dış görünüşleri olmadığını ve yaptıklarının dış görünüşlerinden daha çok ses getirmesi gerektiği anlatılmasın? Neden bütün bu konular özsaygı ve özgüven çerçevesi içine alınıp okullarda ders olarak işlenmesin?
Güzellik, standartları olan ve herkesin erişebileceği bir şeydir. Başarı ise sınırları olmayan ve yalnızca uğrunda çalışanların edinebileceği bir erdemdir. Güzellik, bir yağmurla çamura bulanırken başarının üstünü yalnızca daha iyisini yapabilen örtebilir.
Kısacası güzellik, bir amaç olmadığı gibi bir araç da değildir.