Gerçeklik

Sizce gerçeklik nedir? Toplumun bireye dayattığı doğrular mı, insanların inandığı dindeki zorunluluklar mı yoksa çoğu kişiye sorulduğunda alacağımız cevap olan 5 duyu organımızla hissedebileceğimiz her şey mi olacaktır? Eminim insanların her konuda olduğu gibi bu konuda da birçok farklı fikri olacaktır. Fakat bu konu biraz farklı. Böyle bir sorunun cevabı hakkında birçok tahminde bulunabileceğine rağmen sizce ‘doğru’ bir yanıt alabilecek mi insanlık yaşamı boyunca? Ben cevaplayayım ; hayır. Uçsuz bucaksız, cevabı olmayan bir sorudan ibaret. Aslında gerçeklik şuan da içerisinde bulunduğumuz hayat mı? Yoksa sadece bir illüzyondan ibaret ve biz onu istediğimiz gibi şekillendirmeye, istediğimiz gibi inanmaya mı zorluyoruz? Bu zorlama, insanların hayatta kalma mekanizmasından mı ibaret?
Maalesef, bu sorunun cevabını ben size veremeyeceğim. Sadece ben değil, kimse bu ‘gerçeklikte’ bulunduğumuz sürece veremeyecek. Çok korkunç, değil mi? Ne uğruna yaşadığını bilememek, hayatını kendin belirliyormuşsun gibi yaşamaya çalışmak, iplerin senin elinde olduğunu düşündüğün anda kayıp gitmesi…
Gerçeklik kavramı insanlık var olduğundan beri süregelen bir tartışma konusu olmuştur. İnsan cevabı verilmeyen soruları sormayı, belirsizlikte bir kesinlik aramayı seven bir varlıktır. Bu yüzden bir çok kuruluş ortaya çıkmış ve ezoterik topluluklar kurulmuştur (masonlar, teosofi cemiyeti…).
Bir çok filozof bu konuya farklı yorumlar katmıştır tabii. Platon’un İdealar Kuramı’na göre duyularımızla algılamaya çalıştığımız gerçeklik aslında mutlak gerçekliğin bir yanılsamasıdır. İnsan varoluşsal olarak görebildiği, dokunabildiği şeylere inanma eğiliminde olduğundan dolayı duyu organlarını bir anlama ve iletişim aracı olarak kullanmaya çalışmıştır aslında. Fakat hayatta var oluşunu sürdürebilmek için gerçekliği eğip bükmek gerektiğini savunmuştur.
Gerçeği eğip bükmek te nedir öyleyse? Postmodernist bir yaklaşım sergilersek gerçekliğin mutlak olmadığını, bireyin algısına ve toplumsal yapıların etkisine göre yapılandığını yani eğilip bükülebildiğinden bahsedebiliriz. Bu anlamda gerçeği eğip bükmek, yaşanmışlıkları farklı açılardan ele almak ve kendi bakış açımıza göre yorumlama yeteneğimizi yansıtabilir.
Birey hakikati olduğu gibi kabul etmek yerine, kendi şekillendirmeye çalışabilir. Gerçeklik, mutlak ve kesin bir kavram değil, bireyin bulunduğu topluma, yaşam şekline, mensup olduğu dine ve çevresine göre şekillenebilir. Fakat bu değiştirme durumu bazen insanın varoluşsal içgüdü olarak, bazen de kişinin bilinçli tercihi olarak gözler önüne serilir. Hakikati değiştirmeye çalışmak, bazen ona yaklaşmamızı sağlarken bazen de gözlerimize bir perde çekerek yanılsamalara sebebiyet verebilir. Bu birbirinden zıt görüşleri birbirine karıştırmamaktır aslında bireyin kendi hakikati…

(Visited 2 times, 1 visits today)