“Çok uyumak kaçmaktır, uyuyamamaksa yakalanmak.”
“Freud’un böyle bir sözü vardır, bilir misin?”
Aralık ayının ortalarıydı, hâlâ sonbaharın ahengini veriyordu doğa, dışarısı öğlen olmasına rağmen karanlık, yağmur yağıyordu. Masa başında sorgu odalarındakine benzer bir lamba odaya ışık veriyordu.
Yönelttiğim sorudan dolayı arkadaşım bana bakıyordu, ilk başta anlamamış olsa gerek ki düşündüğü yüzündeki hatlardan ve gözlerinden belli oluyordu.
“Anlayamadım?”
Ne kadar hayal kırıklığına uğrasam da bunu belli etmek istemezdim, böyle yorucu bir günde benimle vakit geçirecek bir insanın canını sıkmaz istemezdim.
” ‘Çok uyumak kaçmaktır, uyumamaksa yakalanmak’ sözünden bahsediyorum, inanırım ki burada bir soruna değinilmektedir, sorunlarının arasında kalmış, uyumasa ayrı dert, uyusa ayrı dert, sence?”
Arkadaşım kahvesini yudumluyor ve gözleri bana kitlenmişti, belli ki kafa yoruyordu, kahvesinin birazını içtikten sonra konuşmaya başladı.
“Burada bir öğütten de bahsedebiliriz, sonuçta söylediği bu sözde bunları bilmek için bir deneyim, ve bunun sonucunda bir öğüt doğmuş. Hepimizin bazı sorunları var ve bu sorunların bazılarıyla yüzleşmekten kaçınırız, yüzleşmeme ise burada uyku anlamında kullanılıyor, uyursa bu sorunlardan kaçıyor fakat nereye kadar? Uyumazsa ise bu sorunlarla yüzleşmek zorunda kalıyor.”
Kendi sorunlarıyla hep yüzleşmekten kaçan birisi olarak bu bana ironik gelmişti aslında, küçük bir kahkaha attım.
“Sorunlarımızla yüzleşmezsek bu bize ağır geliyor, ama yüzleşirsek de ağır geliyordu, bunun arasında kaldım, kendim hakkında düşündüm.”
Etrafımdaki insanlardan bilirdim, zaman zaman bir sürü sorunları olurdu fakat ben bunların çoğunluğunun basit, kendilerini kurtarabilecekleri sorunlar olduğunu bilirdim. Kaçınmak onlara daha cazip geliyordu, insan ani bir mutluluk yaşamayı, daha uzun vadeli bir mutluluğun üzerine seçiyordu, aslında bu hepimizin sorunlarından biriydi.
“Sence bu duygularımızı nasıl etkiler dostum?”
Kahvesini yenilemeye kalkan arkadaşım içine çekti,
“İnanır mısın, benim de böyle sorunlarım oldu, öyle sorunlar ki onlarla yüzleşeceğime kendime başka bir yalan söyleyip, icabında kendimi kandırıp hayata devam ettiğim, hala kafamı yorar ama bunun hakkında yapabileceğim bir şey yok. İstesem bile yok.”
Dedikleri aklımdan geçenlerle birdi, belki hepimiz bir Freud gibi düşündük ama bu fikrimizi dosdoğru beyan edemedik, çekindik, korktuk veya umutsuzlandık.
Gülümseyip dedim ki;
“Boş ver dostum, Ne kadar az bilirsen o kadar iyi uyursun.”