İlk çağlardan bu yana insanlığın en temel sorunu olan açlık, ne yazık ki hala dünyanın güncel sorunlarından biri, hızla artan dünya nüfusu doğal kaynakların tükenmesine neden olmakta ve bütün teknolojik gelişmelere rağmen açlık tehdidi hala sürmektedir. Açlık bugünü ve geleceği tehdit eden ciddi bir sorunken, Dünya nüfusunun önemli bir kısmı bu sorunla yıllardır karşı karşıyadır. Dünya ve özellikle insan hakları ihlalini olmaz yerlerde arayan “gelişmiş ülkeler”, insanın yaşamı için en temel hakkı olan gıdaya ulaşma hakkı ve açlıkla mücadelede duyarsız kalmaya devam ettikçe problem daha da büyümektedir. Çünkü gelişen dünyanın ve kullandıkları yüksek teknolojinin hedefi, açlığı önlemek gibi olmadığı maalesef ki çok açıktır. Uzaya bile gidebiliyorken hala kendi dünyamızdan insanlara sahip çıkılmaması çok acı. Peki açlık nasıl önlenebilir?
Açlılığın yol açtığı sorular küçümsenemeyecek kadar fazladır. (hastalıklar, ölümler, iş gücü ve üretim kaybı vb.) üretime elverişli olan toprakların sınır olması nedeniyle bu konuda Bio-teknoloji’ye sığınılmış ve GDO’lu ürünler üretilmeye başlanmıştır. Bu ürünler enjekte edilen kimyasallar sonucu normale kadar iki kat daha hızlı büyüyebiliyor, bu sayede daha kısa sürede daha çok ürün sağlanabiliyordu ancak içinde bulunan kimyasallar nedeniyle bir o kadar insanın vücuduna zararı vardı. Gen yapısını bozarak çeşitli hastalıklara sebep olabilme ihtimali çok fazla olduğu için çoğu doktor bu fikrin açlığı azaltsa bile bir o kadar da genetik rahatsızlığa sahip olan insan çıkabileceğini öne sürdü. Bu nedenle açlığı bitirmek için GDO’ya ihtiyaç duymadığımızı, FAO’nun son açıkladığı rapora göre dünyadaki gıda miktarının %25-%33 ‘ün israf olduğu belirtilirken halen bir çözüm aramamızı saçma buluyorum. Dünyadaki israf olan yemekleri kullanılırsak, israf etmemeyi öğrenirsek dünyadaki açlığın çözümüne belki de ulaşabileceğimizi düşünüyorum.
Sonuç olarak, aslında özümümüz gayet açık ve bunu ülkeler gerçekten isterlerse yapabileceklerinin kanaatindeyim. İsraf edilen yemekler dönüştürülebilir ya da direkt israfın nedenini bulup bir çözüm yolu ilerlenebilir. Dünyanın büyük kesme bollukla yaşarken sadece kendimizi düşünüp o insanların en temel haklarını ellerinden almaya hakkımızın olmadığını düşünüyorum. İnsanlar gerçekten isterlerse çözülemeyecek bir problem değildir. Gelecek nesillere bırakılacak olan bu dünya, açlık, fakirlik gibi unsurlara birlik olup beraber bir son vermelidir. Barışçıl ve birlikçi bir politika izlenmezse, yeni nesile kötü bir miras bırakılmış olur.