Sonunda küçük kardeşimiz evleniyordu. Evde sessiz bir hava olduğu gibi aynı zamanda heyecanlı bir hava da vardı. Hazırlananların yanında oturup gelen misafirlerle konuşuyorduk. Her gelenin ilk sorusu senin yok mu birileri iken ben cevaplamaktan günün erken saatlerinde yorgun düşmüştüm.
Sonunda hazırlanmalar bitmişti. En sonunda kendimi arabada düğün salonuna giderken buluvermiştim. Her ne kadar ağabeyim olsa da düğüne pek de gitmek istemiyordum. Kalabalık yerler ve yüksek ses… Hiç bana göre olan şeyler değildi. Sessiz ortamlarda oturur düşüncelerimle baş başa kalmayı yeğlerdim.
Gözlerimi aradığımda annem ve babam yüzüme eğilmiş hadi artık uyan der gibi baktıklarında anlamıştım ki düşünürken uyuyakalmış, düğün salonuna varmıştık bile. Düğün salonuna girdiğimizde mecburiyetten dolayı herkesle selamlaşırken bir yandan da ayakta uyuyordum. Düğünün başlaması nedeniyle yerime geçmiş etrafı gözlemliyordum. Sesler gelmeye başladığında kafamı kapıya doğru çevirdiğimde melek kadar güzel,uzun kumral saçlı,yeşil gözlü prensesler gibi bir kız girmişti. Kıza bakmaktan gözümü alamıyordum ki kız bunu fark edip gülümsemişti bana. Ne yapacağım ne edeceğim derken kız karşı masaya oturmuş arkadaşlarıyla konuşmaya başlamıştı. Bir yandan günümü güzelleştirirken bir yandan ise beni heyecanlandıran bu kızla arada göz göze geliyor ama hemen gözlerimizi kaçırıyorduk. Yanımda arkadaşlarım ne oluyor diye bana bakıyorlardı onlara hiçbir şey söyleyemedim. Dilim tutulmuştu resmen tek bir kelime bile edemiyordum. Oysa daha birbirimizi bile tanımıyorduk neden böyle olmuştu? Ağabeyime gidip bu kızın kim olduğunu sorduğumda ise hangi kız cevabını almıştım. Sanırım kızı görmedi diyerek pek umursamadım. Günün saatleri ilerlerken kızla bakışıp duruyor, birbirimize tebessüm ediyorduk.
Ve sıra pasta kesildikten sonra çalan romantik şarkılara gelmişti. Tam o sırada kızın bana bakıp gülümsediğini fark ettim. Kızın yanına gidip sonunda sormuştum o soruyu “Benimle dans eder misin?” İnanamıyorum bu sözler benim ağzımdan mı çıkmıştı? Normalde utangaç, içine kapanık biriydim kendim bile inanamazken bu soruyu sorduğuma kız beni onaylayıp ayağa kalkmıştı. Piste doğru gidip dans etmeye başladığımız sırada müzik durdu ve şaşırtıcı bir şekilde herkesin bize baktığını fark ettim. Herkes yavaş yavaş yerine otururken hala bakışların üstümde olduğunun farkındaydım. Arkadaşlarım ve ağabeyim yanıma gelip beni dışarı çıkardılar “Ne yapıyorsun, iyi misin?” diye sorular sordukları için açıkçası biraz şaşırmıştım. Cevap olarak evet sadece dans ediyorduk dediğimde ise gelen sorunun “Kimle?” olması biraz daha olayları ilginç yapıyordu. Kızı anlattığımda öyle bir kız olmadığını iddia ediyorlardı. Nasıl diye düşünürken ağabeyim kızı göstermemi istediğinde içeri girdik ve oturduğu masayı gösterdim. Bir anda hepsi sustu ve bana baktılar. Ne olduğunu anlamamışken onlara bakmaya devam ediyordum. Sonrasında bir şey demeden direk içeri geçtim herkesin bakışları hala benim üstümde iken hala ne olduğunu anlamamıştım.
Düğün bitmiş eve geçmiştik herkes bana bir farklı yaklaşıyordu. Babam ertesi güne psikiyatriste randevu aldığını söylemişti. Hala kimse bana bir şey söylemezken pes ederek odama geçtim ve yatağıma uzandım. Neler olduğunu kafama takmamaya çalışırken uyuyakalmıştım.
Sabah daha yeni gün aydınlanıyor iken kendimizi hastanede bulduk. Doktorun yanından çıktığımda şizofreni tanısı konulmuştu. Dünki o kız aslında hayal ürünüymüş. İlaca başlayacakmışım. Zaten çekingen bir kişiyken bu beni daha çok odama kapatmıştı. Ayda bir doktor randevusuna gidiyor, her gün ilaç kullanıyor, insanların bana davranışları değişiyordu. Zaten içime kapanık bir çocukken çok daha sessiz bir çocuk olmaya başlamıştım.