”Günümüz nesli” ve ”geçmiş nesil” arasında, daha çok yetişkinler tarafından yapılan karşılaştırmaları sık sık duymuşsunuzdur mutlaka. Bu karşılaştırmalar belki de hiçbir zaman iyi yönde olmamıştır. Şimdiki nesil diye başlanan cümleler hiç iyi bir sonuca varmamıştır. Peki bunun asıl sebebi ne hiç düşündünüz mü? Neden geçmiş zamanın çocuklarının sosyal çevresi, şimdiki çocuklara oranla daha geniş?
Biz geliştiğimizi, daha iyi yerlere geldiğimizi düşündükçe insanların sık sık bahsettiği geçmişe hasret de aynı orantıda çoğalıyor. Bunun sebebi elbette birçok insana göre, zamanla birlikte gelişen teknoloji olacaktır. Özellikle geçmişindeki sosyalliği ve geleneği şu an yaşadığı zamanda bulamayan yetişkinler için. Suçu teknolojiye ve ona bağlanan insanlara atmaya devam edeceklerdir. Sürekli söylenip ”Bizim zamanımızda…” diye başladıkları cümleleri sarf edeceklerdir bıkmadan.
Bunun sebebi onlar için beynimizi ele geçiren gelişmiş teknoloji olsa da bu konuyu daha derin düşündüğümüzde asıl sorunun insanlarda olduğunu görebiliriz. Çünkü teknoloji zamane insanlarını mahvetmek için çalışan ve kendi kendini yöneten bir devlet değildir. Dilimizden düşüremediğimiz sosyal medyada iyi veya kötü ne varsa hepsi insanların eseridir. Teknolojinin dünyayı ellerine almasının en büyük etkenidir insanlar.
Eğer çocuklar, gençler veya yetişkinler teknoloji ile kendi hayatlarından daha çok ilgileniyorlarsa bunun sebebi teknolojinin, insan ihtiyaçlarını ve isteklerini karşılayabilecek şekilde tasarlanmış olmasıdır. Elimizden ve dilimizden düşüremediğimiz telefonların, bilgisayarların ve diğer teknoloji aletlerinin tasarımcıları tarafından tasarlanma amacı da insanların kendi hayatlarında isteyip de sahip olamadıkları şeyleri kolayca önlerine sunmaktır. Yani teknolojini ve teknolojiye yeni şeyler katan insanların artan yalnızlıkla hiçbir alakası yoktur.
Sosyal medya kullanıcıları gerçek hayatta yapmaya, söylemeye cesaret edemedikleri şeyleri sosyal medyada özgürce söyleyebiliyorlar. Yazıma başlarken de söylediğim gibi teknolojinin ve teknoloji denince akla ilk gelen şey olan sosyal medyanın kullanıcıları insanlardır. Eğer teknoloji şikayet edilen, yarardan çok zarara sebep olduğu düşünülen bir şey haline geldiyse bunun sebebi de içindeki kötülüğü yok etmeyi beceremeyen insanoğludur. Kısacası teknoloji hayatımızı mahveden bir canavar değil, değişen alışkanlıkların ve gerçeklerin yansımasıdır. Teknoloji aslında yaşadığımız hayatın aynasıdır.
Bu durum için Facebook en ideal örneklerden biridir. Facebook’un CEO’su Mark Zuckerberg, Facebook’un kuruluş amacını “Facebook, bir şirket olmak için oluşturulmadı. Meydana getirilme nedeni, bir sosyal görevi yerine getirmekti, dünyayı daha açık ve bağlı bir hale getirmek…” sözleriyle dile getirmiştir. Bu sözleri okuduğumuzda bu sitenin amacının kötü bir şey olmadığını görürüz. Aksine iyi bir şey olduğunu ise “Daha açık bir dünyanın daha iyi olacağını düşünüyoruz. Çünkü daha fazla bilgiye sahip insanlar daha iyi kararlar verebilir ve daha etkili olabilir.” sözlerini okuyarak anlayabiliriz. Fakat herhangi bir insana Facebook’un amacını sorsak muhtemelen Facebook kullanıcıları dahil çoğu kişi kulağa pek hoş gelmeyecek şeyler anlatacaktır.
Kısacası şimdiki zamanın çocuklarının, hatta bu çağda yaşayan tüm insanların geçmişte yaşayan insanlara göre daha yalnız olmasının sebebi yine insanoğlunun kendisidir. Onlar için bir fırsat olarak verilen şeyleri düşüncelerinin verdiği kirlilikle utanılacak şeylere dönüştürmeleridir asıl sebep. Bu düşüncelerin sebebi ise yine değişen dünya, açığa çıkan bencillik ve özgürlüğün tadını kaçıran insanlardır. Şikayet ettikleri yaşamı düzeltmeye çalışmayıp, kendilerine teknolojiden yeni bir yaşam oluşturmalarıdır.
Geçmişten bugüne elbette çok şey değişir. Sonuçta bugünden geleceğe de hiç değişmeden ulaşamayız. Herhangi bir değişim kazanmadan ilerleseydik şu an bulunduğumuz zamana bugün, ardımızda bıraktığımız zamana ise geçmiş diyemezdik. Fakat insanlık, ilerleyen zamanda seçtiği yollar nedeniyle hep içinde bir pişmanlık taşıyor. Yalnızlığı yenmek de, şikayet ettiğimiz şeyleri düzeltmek de bizim elimizde. Tıpkı kötü yolu seçip yalnızlığın içinde kendimizi boğduğumuz gibi.
KAYNAKÇA