Gerçeği Bulmak

Üniversitedeki ilk yılımda asla unutamayacağım ve bana insanları tanımamı sağlayacak bir olay yaşadım. Ne zaman bu olayı hatırlasam yüzümde buruk bir gülümseme olur ama ders aldığım için de sevinirim.

Üniversiteye ilk başladığım gün çok heyecanlı ve beni güzel günlerin beklediğine dair emin bir ifadeyle ilk derse girmiştim. İlk günün verdiği heyecanla tanımadığım birinin yanına oturup arkadaş olmaya çalıştım. İlk bakışta gayet samimi geldi ve iyi anlaşacağımızı düşünüyordum. Aynı gün koridorda birisine çarptım ve bana soğuk bir ifadeyle bakıp önünden çekilmemi istedi, oysa ki yere düşen eşyalarını almak için yardım edecektim. Özür dileyip hemen oradan ayrıldım. Bu olayın günümü mahvetmesine izin veremezdim.

İkinci haftada bir grup ödevimiz olmuştu bile ve şansıma koridorda çarpıştığım çocukla beraber oldum. Teneffüste yanına gittim ve ödevi nasıl yapacağımız hakkında konuşmak istedim ancak çok fazla işi olduğu için o teneffüs konuşamazmışız. İlk gün tanıştığım Ahmet ise gayet mutluydu ve bana moral vermeye çalışıyordu. Keşke takım arkadaşım Ali içi de aynı şeyi söyleyebilseydim. Kafeteryada Ali’nin yanına gittim ve aramızdaki buzları erimeye çalıştım. Konuşmaya çalıştıktan sonra neden yalnız takıldığını daha iyi anladım. Etrafında görünmez bir bariyer vardı sanki ve insanları savuşturmak için elinden geleni yapıyordu. Neyse ki ödev hakkında konuşmayı kabul etmişti.

O günün akşamı kütüphanede çalışmaya karar verdik. Biraz daha konuşkandı ama Ahmet’te olan samimiyetin çok küçük bir miktarı onda yoktu. Ama kararlıydım, belki de onunla iyi bir arkadaş olabilirdim. Aslında çalışkan ve sorumluluk sahibi birisiydi neden böyle davrandığını anlayamıyordum. O günün akşamı ayrılırken Ahmet’e dikkat etmem gerektiğini söyledi. Ortada hiçbir şey yokken bun söylemesi şaşırtmıştı aslında ve bunu düşünmeden edemedim.

Günler günleri kovaladı ve projemizi başarıyla tamamladık. Artık Ali’yle daha iyi anlaşıyordum ve onunla vakit geçirmek eğlenceliydi. Sınav haftası olanlar oldu. Sınavların çalındığına dair bir söylendi vardı ve o söylentiye göre bunu Ali yapmıştı. İlk başta inanamadım ve bu konuyu Ahmet’le konuşmaya karar verdim. O ise Ali’nin yaptığına inanmış gibi duruyordu ve hiç sorgulamadan onu suçlamaya başlamıştı bile. Bense bunu kabul edemedim ve Ali’yle konuşmaya karar verdim. Ali her zamankinden daha suskundu ve öyle bir şey yapmadığına dair yemin ediyordu. Onu soğuk ve çok fazla arkadaşı olmadığı için suçladıklarını söylüyordu. Eğer suçlu ortaya çıkmazsa Ali ceza alacaktı.

O an aklıma bir fikir geldi. Müdürün odasına gidip ona kayıtlara bakılması gerektiğini söyledim. Önce reddetti ama biraz düşününce o da haklı olabileceğimi düşündü. Kamera kayıtları ise çok net değildi ve okuldaki herkes olabilirdi. Elimizden başka bir şey gelmez diyip duruyordu müdür. Bense ona inanmamıştım. Ancak kayıtlarda dikkatimi çeken bir şey vardı ve bunun öylece gitmesine izin veremezdim. Ahmet’in arkadaşlarından birinde kayıtlardakine benzer anahtarlığı olan biri vardı. Önce Ahmet’e danışmaya karar verdim ancak beni tersledi ve neden bir yalancıyı korumaya çalıştığımı sorup sinirlendi. Ben de ona neden doğrusunu bilmediği şeylere körü körüne inanıp doğruları aramadığını sordum. Bağırmaya başladı ve beni de onun ortağı olmakla suçladı. Çok sinirlenmiştim bu yüzden acilen orayı terk ettim.

Ali tüm olanları görmüştü ve bana teşekkür etti ve yardımıma ihtiyacı olmadığını söyledi. Onun yüzünden başıma bela almamı istemiyordu. Ona kayıttan ve anahtarlıktan söz ettim. Okul çıkışı o anahtarlığın sahibini bulduk ve müdürün onu çağırdığını söyledik. Bunu duyunca kaçmaya başladı ve onu bir sokakta kıstırmayı başardık. O ise birden bağırmaya başladı ve bunun yanımıza kalmayacağını söyledi. Ona sınavları neden aldığını sorduk. O ise sınavları aldığını itiraf etti ve ‘Asla size inanmazlar biz zenginiz, bunu kolayca halledebiliriz siz ise birer hiçsiniz!’  diye bağırıyordu. Neyse ki akıllılık edip bunları ses kaydına almıştım.

Ertesi gün bu kaydı Ahmet’e dinlettim ve kimlerle arkadaşlık yapmasını görmesini istedim. Bana inanmamakta ısrar ediyordu ve onunla orada arkadaşlığımızı bitirdim. Kaydı müdüre dinlettim ve o da gereken cezanın verileceğini söyledi, bizi de onu kovaladığımız için biraz azarladı ancak inandığımız şeyler uğruna çabamızı ve doğruyu kanıtlama arzumuzu da takdir etti. Bir daha böyle olaylar yaşanmayacağına dair bizi temin etti. O yıl bir daha öyle bir olay yaşanmadı ve Ali ile olan arkadaşlığımız pekişti hatta çoğu kişim onunla arkadaş olmak istedi. Olanlar Ali’nin de hoşuna gitmişti ama arkadaşlarını özenle seçmeye devam etti. Bana bu olay şu sözün doğruluğunu kanıtladı ‘İki farklı insan var: gerçeği bilmek isteyenler ve yalana inanmak isteyenler.’

(Visited 67 times, 1 visits today)