Dünyamızda 8 milyar insan bulunmakta ve sizde onlardan birisiniz peki ya sizden bir tane daha olsaydı ne olurdu? Büyük ihtimalle sizin bir akrabanız olmadığı sürece fark etmezdiniz. Peki ya daha anne karnındayken sizin gen haritanızı çıkarıp onu klonlayıp başka bir aileye tüp bebek olarak verilseydi ne olurdu? Çok karmaşık geldi değil mi? En baştan anlatayım.
Dünya’da tartışmaları süren genetik kopyalama şekil itibariyle tek yumurta ikizine benzemektedir. Anne rahminde bir zigot, bölünmesinin ilk devrelerinde herhangi bir iki ayrı hücre oluşturursa, sonuçta aynı DNA’ya sahip iki ayrı canlı dünyaya gelir. Dünyaya gelen canlı anne rahminden alınan zigot ile aynı canlıdır. Tabi kopyalama bu şekilde ama kopyalamanın ötesinde ise anne rahminden alınan genleri değiştirip modifiye edilebilir. Şu ana kadar bu çalışma ile dünyaya gelen sadece 2 canlı var Lulu ve Nana. Kendileri birbirinin aynısı ve ikisinde de AIDS hastalığına karşı direnç geni bulunmakta ikisi de genetik kopyalama ve modifikasyon yöntemiyle doğdular.
Bu kadar konuştuk peki bu genetik kopyalamanın olumsuz yönleri neler? Öncelikle genetik kopyalama Dünya’nın çoğu bölgesinde yasak. Genetik kopyalama doğuştan veya sonradan yaşanan hastalıklara çözüm yolu olabilir ve bunun için bir film bile yapıldı; “The İsland” (2005). Bu filmde hastalığı olan insanların para karşılığında kendi genlerinin kopyalanıp sağlıklı embriyoların oluşmasına neden oluyorlar. Kendi kopyası ergin olduktan sonra ameliyat gerçekleşiyor ve sonrasında hastalığı olan organını klonunkiyle değiştiriyorlar. Bunun ülkemizde yapıldığını düşünsenize nelere neden olurdu.
Olumlu yönü olduğu gibi olumsuz yönü de var genetik kopyalamanın. Mesela hepimizin 8. sınıfta öğrendiği genetik kopyalama ünitesinde bir kuzu vardı hatırladınız mı? İsmi Dolly, kendisi 1996 yılında geldi bu dünyaya, annesiyle tıpatıp aynı özelliklere sahip annesinin tıpatıp her nükleotidine kadar aynı. Ama burada bir sorun var 1 tane Dolly üretmek için yaklaşık olarak 26 embriyo kullanıldı ve sadece 1 tanesi dünyaya geldi. Ama oda 6 yıl sonra yani beklendiğinden çok çok önce akciğer sorunlarından dolayı öldü. Bu demek oluyor ki genetik kopyalama güzel hoş olduğu kadarda çok riskli bir durum ufak bir sıkıntıyı tekrar en baştan yaratmak için onlarca hatta yüzlerce canlı öldürülebilir, hepsi bir istek için ölecekler. Genetik kopyalama genetik çeşitlilik kaybına neden olma ihtimali çok yüksek. Böyle olaylar ileride hep gündemimizde olacaklar. İnsanların doğal olarak çoğalması yerine laboratuvar ortamında üretilmelerinin ne anlama geldiğini sorgulamamıza neden olabilir.
Çok kısa bir süre içinde bu denemeler insanlar üzerinde test edilmeye başlanacak dünya tarihinde ilk kez insanlar bu kadar büyük bir tehditle yüzleşecekler. Bu artık dünya savaşı gibi bir olay değil daha ötesinde gen hırsızlığı.