100 yıldan uzun süredir yapılan Nobel törenlerinde ilk kez 2 kadına birlikte ödül verildi ve yine ilk kez sadece 8 yıl önce yapılan bir keşif bu ödüle layık görüldü. CRİSPR CAS9 tekniği. Açılımı CRISPR için Clustered Regularly Interspaced Short Palindromic Repeats yani düzenli aralıklarla bölünmüş palindromik tekrar kümeleri ve CAS için CRİSPR-associated system yani CRİSPR ilişkili sistemdir.
Vücudumuzda trilyonlarca hücre ve bu hücrelerin içinde de genetik kodumuz var. DNA sarmalının kendisini görmesek bile bir simülasyonunu mutlaka bir yerler görmüşüzdür. Daha kolay anlatmak için DNA’yı sarmala benzetebiliriz. Bu sarmalın üzerinde 6 milyar tane diş vardır. Bunlar canlı yaşamın özel kodu olarak karşılıklı dizilmişlerdir. Bu kodların özel dizilimi ile de organik hayattaki hemen her şeyin nasıl olacağı belirlenmektedir. Tipik örneği olarak saçımız veya gözümüzün rengi bu sarmalın bir yerlerin tanımlanmış durumdadır. Doktorlar Artık neredeyse bun dizilimlere müdahale edebilecek bir çeşit terziye dönüşmeye başlamışlardır. Çünkü bu yıl Nobel ödülü kazanan iki kadın bu sarmalı kesebilecek özel bir makas ve kesilen parçanıın yerine yenisini yerleştirebilecek bir teknik keşfetmişledir. Bu noktada insanın genetiğini yeniden düzenlemeye giden o kapı artık açılmıştır. İçeri girmeden önce içeriyi doğru bir metodla aydınlatmanın yolunu bulmamız gerekecektir. Bu keşfin korkutucu ve etik açıdan tartışmalı pek çok yönü olduğu unutulmamalıdır. Öte yandan tedavi edebileceği hastalıklar düşümüldüğünde devrim niteliğindedir. DNA’yı canlıların bir kılavuzu olarak da düşünebiliriz. Zaman zaman bu kılavuzda yazım hataları olabilmektedir. Bu klavuz bilgisayarda hazırlanmış olsaydı onu işlemci bir programını kullanarak seçer, siler ya da değiştirdik. İşte CRISPR-CAS9 böyle bir işlemci program gibi belirli genleri silmek ve yerine yenilerini yerleştirilmek için kullanılmaktadır. Peki CRİSPR CAS9 teknolojisini kullanarak gerçekten de genetik olarak süper bir insan tasarımı yapabilmek mümkün mü? Sperm, yumurta ve embriyoda değişiklik yapılabilmektedir. Üstelik bu değişiklikler sonraki nesillere de aktarılabilmekte dolayısıyla insanı insan yapan şeyleri değiştirebilecek potansiyel bir güc ortaya çıkmaktadır.
Fakat insan genomu ile ilgili daha pek çok bilinmeyen de var. Örnek olarak gözümüzün rengi DNA’da bir yerlerde tanımlanmış durumda olmakla birlikte tam olarak nerede olduğu henüz bilinmemektedir. O yüzden kısa vadede bazı genetik hastalıklar tedavi edilecek ve uzun vadede 100 yıl sonra 1000 yıl sonra ne olacağı tartışılmaya devam edecektir. Erişilebilir hale gelen bir teknolojinin insan embriyosu üzerindeki kullanımı güvenlik açısından son derece risklidir. Bu yeni teknolojiyi kullanarak bir insanda genetik olarak yapılacak en küçük zararlı bir düzenleme sadece o insanın hayatını değil ondan sonraki nesilleri de etkileyecektir.