Son yüzyılda iki milyardan sekiz milyara çıkan Dünya nüfusu, şu anda gelişen teknoloji ve tıp sayesinde insanlık tarihi boyunca en büyük artışı yaşamakta. Bu artış çoğu insana iyi bir haber olarak görünebilir ancak bu nüfus artışı peşinde birçok sorun getirmekte, bu sorunların en büyüğü de insanların aç kalmasıdır. Şu anda dünyada her on kişiden biri yeterli miktarda yemek bulamıyor ve bu sayının nüfus arttıkça yükselmesi bekleniyor. Bu sorunu çözmek için önerilen çözümlerden biri ise genetiği değiştirilmiş gıdalardır. Ancak bu gerçekten iyi bir çözüm müdür?
Öncelikle genetiği değiştirilmiş gıdalar nelerdir? Genetiği değiştirilmiş gıdalar genetik mühendislik kullanılarak başka bir canlıdan gen aktarılması veya var olan genlerin modifiye edilmesiyle oluşur. Genetiği değiştirilmiş gıdalar, genlerinin nasıl modifiye edildiğine göre bitkinin verdiği ürünü arttırmak, bazı böcek ve hastalıklara karşı korumalı hale getirmek veya besinin daha çok vitamin vermesini sağlamak gibi birçok olumlu yönde kullanılabilir. Fakat bu değişimlerin bir sürü yan etkisi de olabilir: gıdalar toprağa yararlı organizmaları öldürerek toprağı verimsiz hale getirebilir veya onları tüketen canlıları zehirleyebilir. Bunlara rağmen genetiği değiştirilmiş gıdalar üzerine yeterli araştırma yapılıp geliştirilirse genetiği değiştirilmiş bitkiler bize tamamen sağlıklı, daha kaliteli yiyecekler sunabilir, daha az alanda daha çok besin üretmemizi sağlayabilir ve kuraklık gibi doğal afetlere daha dayanıklı olabilir. Ancak bu Dünya’da açlık problemini çözmeye yetmeyecektir.
Genetiği değiştirilmiş gıdaların yayılmasını önleyen çok büyük bir problem var: Özel şirketler. Bu gıdalar şu anda sadece bu genlerin patentini bulunduran belirli şirketler tarafından üretilebilmekte ve bu da genetiği değiştirilmiş gıdaların geliştirilmesini ve yayılmasını imkânsız kılmaktadır. Hatta bazı şirketler bitkileri modifiye ederek tohum üretememelerini ve tekrar ekilip yenilenmelerini önlüyor, bu da çiftçileri her yıl veya her sezon şirketten yeni tohum almaya zorluyor ve ekonomik durumlarını olumsuz şekilde etkiliyor. Genetik mühendisliğin özelleştirilmesi hem gelişen ve gelişmemiş ülkelerde bu gıdaların gelişmesini ve yayılmasını önlüyor, hem de maddi durumu kötü ve küçük çiftçilerin bu bitkileri yetiştirmesine olanak vermiyor.
Ne var ki genetiği değiştirilmiş gıdaların yan etkileri yok edildiğinde, yeterince üretildiğinde ve yayıldığında bile Dünya’da açlığı çözemeyeceği ve sadece besin kalitesini arttırabileceği görülüyor. Genetiği değiştirilmiş bitkiler kullanılarak daha çok besin üretmenin bir anlamı yoktur çünkü Dünya’da fazlasıyla yemek bulunuyor. Dünya’da açlığın başlıca nedeni maddi eşitsizlik ve fakirliktir; bu sorunların çözülmesi için de teknolojiye değil, ekonomik ve siyasi açıdan büyük değişikliklere ihtiyaç var.