Eminim ki hepiniz bir dizi izlemiş veya bir kitap okumuşsunuzdur. Peki hiç bir kitap okurken en heyecanlı bölümün ortasında durup keşke ben de böyle olabilsem dediğiniz oldu mu ya da bir dizi izlerken onun yerinde olmak için nelerimi vermem dediğiniz. Ben sizin yerinize cevap vereyim, kesinlikle oldu.
Kötü örnek örnek değildir deriz ancak insanlarının psikolojileri kötü örnekleri de kabul etmeye açıktır. Bu nedenle insanlar dizi veya filmlerdeki olayları hayatlarına kolayca aktarabilirler. Dizi ya da film yapımcıları ve senaristler dizilerde işledikleri konuları farkındalık sansalar da kötü örnekleri göz önüne koyarak aslında yaptıkları yanlışı farkında olmadan genç neslin gözünde şiddeti, terörü, kadın ve çocuk cinayetlerini normalleştirmektedirler.
Hepinizin bildiği gibi, özellikle Türk dizilerinde şiddete, mafyalığa ya da toplumsal ahlak değerlerine uymayan içerikler çok sıklıkla gösterilmektedir. Örneğin on üç yıl boyunca yayında kalan “Kurtlar Vadisi” dizisi ya da daha yakın tarihli bir örnek olan “Yasak Elma”. Bana kalırsa genç neslin bu tarz içeriklerden etkilenmesinin en büyük nedeni de bunlara herhangi bir sınır ya da yasak gelmemesi. Şu an hepinizin aklından dizilerin ve filmlerin başında çıkan uyarıların geçtiğini tahmin edebiliyorum ancak ben bunun yeterli bir önlem olduğunu düşünmüyorum.
Tabii ki bütün dizi ve film sektörünü de birkaç örnek yüzünden eleştirmek de yanlış olur. Bu köt
ü örneklere karşılık olarak da pozitif örnekler verilebilir, mesela “Mucize Doktor” dizisinin yarattığı farkındalık ve uyandırdığı bilinç kayda değer bir ölçüdedir.
Yazının başında da bahsettiğim gibi kendini karakterin yerine koyma olayı sadece dizilerde değil kitaplarda da geçerli olan bir şey. Peki neden kitaplarda yapılınca bu kadar normal gelen bir davranışı film veya diziler için yaptığımızda tuhaf karşılanıyor? Merak edeniniz varsa kısaca bahsedeyim. Öncelikle dizi izleme ve kitap okuma oranlarını karşılaştırıldığında kitap okuyan kişi sayısının çok az olduğunu görebiliriz. Belli ki görülen ve duyulan şeylere daha fazla ilgi var. Aynı zamanda teknolojinin de gelişmesiyle insanlar kitap okumak yerine internetten dizi ya da film izlemeyi tercih ediyor. Yani diziler popüler kültüre daha çok hitap ettiği için bizler de kitap karakterlerini örnek alanlar yerine dizi karakterlerine benzemeye çalışanları konuşuyoruz.
Sonuç olarak evde ailenin, okullarda da öğretmenlerin desteği ile genç nesilde kitap okuma alışkanlığını arttırabilir ve onları buna yöneltebilirsek ilerde böyle bir konuyu konuşmamıza dahi gerek kalmayacak.