Gelmiş Geçmiş En İyi Şenlik

Bir Cumartesi sabahıydı. Ekmek almak için bakkala gidiyordum. Bu tür işleri yapmayı severim; kendimi eğlendirmek için hayaller kurarım. Bazen Sherlock Holmes’un ortağı, bazen cesur bir maceracı, bazen de bir Pokémon eğitmeni oluyorum. Çünkü kitap okumak benim en büyük hobim. Ayrıca resim çizmeyi de çok seviyorum, bu da ikinci hobim.

Bakkala varıp ekmekleri aldıktan sonra tam çıkıyordum ki arkadaşlarım İdil ve Derya bana seslendi.

“Mahallede bir şenlik olacakmış!” dedi Derya heyecanla. “Hem hazırlanmasına hem de konusuna mahalledeki çocuklar yardım edecekmiş. Bence sen de katılmalısın!”

Meraklandım ve şenlik hakkında daha fazla bilgi almak için ne yapmam gerektiğini sordum. İdil, muhtara gitmemi söyledi.

Yaklaşık iki saat sonra, Muhtar Merve Abla’nın odasındaydım. Beni gülümseyerek karşıladı:
“Merhaba Aylin, nasıl yardımcı olabilirim?”
“Merhaba Merve Abla, mahalledeki şenlik hakkında bilgi almak istiyorum,” dedim.

Bana tüm detayları anlattı. Malzemeleri onlar sağlayacaktı, biz ise sadece yaratıcılığımızı kullanarak şenliği hazırlayacaktık. Kendimden emindim. Arkadaşlarımla birlikte gelmiş geçmiş en iyi şenliği yapacaktık!

İdil ve Derya ile bir grup kurduk ve kitap şenliği yapmaya karar verdik! Evimde bulunan kitap karakteri figürlerini stantlara koyacak, posterler ve pankartlar hazırlayacaktık. Çizimleri ben yapacak, Derya ise boyayacaktı. İdil ise tiyatro gösterisine yardımcı olacaktı, çünkü o bir drama kulübü üyesiydi.

Çalışmalara başladık. Ancak beklenmedik bir şey oldu: Derya hastalandı! Bu yüzden İdil, boyama işini de üstlenmek istedi. Fakat onu biraz izlediğimde, 3,5 yaşındaki kuzenlerimin bile ondan daha iyi boyama yaptığını fark ettim. Böylece boyama işi bana kaldı. Üstelik o gün karate dersim vardı!

Derse gitmeden önce arkadaşımla buluşup biraz boyama yaptım. Karate servisine bindiğimde de en arka koltuğa geçip boyamaya devam ettim. Yanımda hayali arkadaşım Jelibon vardı. Jelibon, kırmızı beyaz bir uzaylıydı ve eline alınca yumuşak bir jelibon hissi veriyordu. Servis her tümseğe girdiğinde boyalarım sıçrıyordu, ama pes etmedim. Karate okuluna varınca, ders başlamadan önce son rötuşları yaptım ve sonunda pankartı tamamladım. Yanına kitap okumanın önemini anlatan komik bir karikatür de çizdim.

Şenliğe sadece beş gün kalmıştı. Derya iyileşmişti ve henüz yazmadığımız metinleri yazıyordu. İdil ise repliklerini ezberleyip provalara başlamıştı.

Ve nihayet şenlik günü gelmişti!

Herkes sevdiği kitapları okuyor, benden yeni öneriler alıyordu. Üstelik en sevilen karakterlerin figürleri de büyük ilgi görüyordu.

Organizasyonun bitmesine sadece iki saat kala ortalıktan kayboldum. Kitaplarla dolu bir köşe buldum ve kütüphaneye sığındım. Sayfaların arasında kaybolurken hayal dünyama daldım. Dünyadaki en rahatlatıcı şey buydu! Sonunda dinleniyordum…

(Visited 10 times, 1 visits today)