Gelişen 100. Yıl

Bir asır cumhuriyet…    Bir asır özgürlük… Bir asır halkın iradesi ya da bir asır kurtuluş. Nasıl tanımlarsak tanımlayalım bu sene şanlı cumhuriyetimizin 100. yılı. Bir devletin ilk asırı  ilk yaşı.

Bu milleti imkansız dendiği zaman hala çabalayan kahramanlar kurdu. Yıkılmış bir imparatorluğun küllerinden çağlayan bir ateş doğdu. Yedisinden yetmişine bütün bir millet

“Ya istiklal ya ölüm.” sözleriyle canla başla biz, hem fiziksel hem de ruhani olarak yaşayalım diye  hayatlarını hatta ölümlerini bu güzel vatana armağan ettiler. Biz 100 koca yıl sonra onların çabaları sayesinde cumhuriyetimizi kutlayabileceğiz.. Her Türkiyeli hiç kuşkusuz onurlu, gururlu ve mutlu bir şekilde cumhuriyetimizin 100. yılına başlayacaktır ancak sadece onurlu,  gururlu ve mutlu olmak yetmez. Her Türk genci ülkeyi geliştirme yükseltme ve Atatürk Türkiye’sini gerçekleştirme gayesinde olmalıdır. Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk “Bütün ümidim gençliktedir” derken de bundan bahsetmektedir. Her Türkiyeli bu güzel ülkenin dilini, dinini, kültürünü, değerlerini ve tabii ki de şanlı cumhuriyetimizin ilk asrında da bunları hatırlayıp hayatımıza entegre etmeliyiz, lakin Trablursgarp’taki gönüllülerimiz, kanal çölündeki şehitlerimiz, savaş bittiği halde Medine’yi bir avuç Mehmetçikle aylarca savunan ve gönderdiği mektupta her biri moloz altında can verinceye kadar Medine’yi savunmayı bırakmayacağını söyleyen Çöl Kaplanı Ömer Fahreddin Paşa, donarak can veren Kafkas şehitlerimiz ve Çanakkale’de son direnişimiz yaparken yok olan 51. alay, sonrasında ise Kurtuluş Savaşı şehitlerimiz ve daha niceleri bizim hayatlarımız kendileri gibi bu ülkeye adamamızı uygun görürlerdi ancak.

 

Chumhuriyetimizi her sene olduğundan bile daha coşkulu bir şekilde, 100. yıla yakışır bir şekilde kutlamalı, şehitlerimiz anmalı ve muasır medeniyetleri dahi geçmeyi hedeflemeliyiz, bunu yaparken ise kültürümüzü ve değerlerimizi unutmamalı hatta her adımımıza entegre etmeli ve kutlamalıyız. Bu anlatının sonunda ise Ulu Şair Mehmet Akif Ersoy’un İstiklal Marşından bu dörtlüğü kullanmak isterim:

Arkadaş! Yurdumu alçaklara uğratma, sakın

Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın

Doğacaktır, sana va’d ettiği günler hakk’ın

Kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın.

(Visited 4 times, 1 visits today)