Hayatımıza bir seferlik bir fırsat geçse… Bu fırsat geçmişi veya geleceği değiştirmek olsa. Biz hangisini seçerdik? Ne yazık ki elimizde hiçbir zaman bu fırsat olmayacak! Fakat birini seçme şansımız olsaydı aklımız diğer seçenekte kalır mıydı?
Geçmiş; ‘’Belirli bir zaman noktasından önce meydana gelen tüm olayların kümesidir.’’ Yaptığımız hataların düzeltildiği bir şimdi. Kendimizi mükemmel olarak yarattığımız şimdi. Bunu bir çok insan isterdi diye düşünüyorum. Geçmişte yapamadığımız veya yapmaktan pişmanlık duyduğumuz hayattan, her şeyi en ince detayına kadar işlediğimiz ve istediklerimizi elde etmenin yolunu çözmüş olmanın vereceği günümüzü gerçekten de herkes ister.
Gelecek; ‘’zaman olarak, ilerde olması, gerçekleşmesi beklenen.’’ Yapmayı planladığımız, uğruna ter döktüğümüz hayallerin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini ve ileride nasıl bir kişiliğe büründüğümüzü görmek… ‘’Gelecekte kendini nerede görüyorsun ?’’ Sorusunun cevaplandığı bir evrende olmayı da bir sürü insanın isteyeceğini biliyorum. Pandemi ne zaman bitecek diye dört gözle bekleyen insanların da… Gelecekte kendini istemediği bir yerde gören bir kişinin kendini duruma göre değiştirebilme lüksüne sahip olması…
Bu iki hayali de huzurlu bir biçimde gördük. Bir de farklı pencereden bakmanızı istiyorum konuya… Karakterimizi şekillendiren, bizi biz yapan, hatta devletleri devlet yapan kavramın ta kendisidir geçmiş. Durum böyle olunca kendi benliğimizden vazgeçip geçmişimizi değiştirir miydik? Geçmişi değiştirmek demek hafızayı değiştirmek demektir! Hafızayı değiştirmek demek ise… Bir olayı değiştirmek isteyen insanın sebebi memnuniyetsizlikten başka bir şey olamaz. O zamanda yaşanan durum veya bu durumun etkisi onu rahatsız ediyor olacak ki değiştirmek istiyor zamanı. Peki kişisel bir durum için bütün günümüzü değiştirmek ne kadar doğru? Veya gelecekte kendini, ülkeni, dünyanın nasıl olduğunu gördüğünde, bunları değiştirmeye çalışıp her şeyi berbat ettiğinde, bunun sorumlusu kim olur?
Gelecekte çökmekte olan bir dünyayla burunun buruna kaldığımızı hayal edelim. Günümüzde ise hiçbir şeyin farkında olmadan yaşadığımızı düşünelim. Dünya yok olmasın diye çabalıyoruz, fakat olmuyor. Böyle bir durumda da kaderin varlığını keşfetmiş oluyoruz. O zaman hayat zaten önceden belirleniyorsa; bu durumda gelecek bizim gördüğümüz gelecek olmamış olmuyor. Şimdi yaptıklarımız geleceği değiştirecekse; gelecek olarak gördüğümüzde tahmin ettiğimizden farklı olacaktır. O zaman boşunadır tüm bu çabamız. İşte bu yüzdendir ki; geçmişte yaptığımız hataları düşünüp keşke demekle geçen zaman ile gelecek kaygılarını düşünmekle geçirdiğimiz zamandır hayatımızın gerçek hırsızları.
Geleceği görebilmek gibi bir şansa ihtiyacımız yok. Anın farkında olarak yaşamak; biraz analiz, biraz insanları ve toplumları tanımak yeterlidir aslında. Geçmişin izlerinden çıkarılan anlamlar da , anlamsızlıklar da insanın kendi kendine ayna tuttuğu bir süreçtir. Sonuç olarak; olacak her şey olmuştur ve olacağına da varır. Zaten hep bununla baş başa kalmıyor muyuz?