Geleceğin Temsilcileri: Bilim ve sanat
‘’Bilim ve sanat bir kuşun iki kanadı gibidir. Bu iki kanadı kullanabilen toplumlar uçar ve özgür olurlar. Uçamayanlar ise tavuk olurlar. Tavuk toplum, önüne atılan bir avuç yemi gagalarken, arkadan yumurtalarının alındığının farkında bile olmaz.’’ Bilim ve sanat kavramlarının derinine indiğimizde felsefi bakış açısının yattığını gözlemleyebiliriz. İnsanoğlu doğduğundan itibaren septik ve şüphecidir. İnsanlar nasıl ve neden dünyaya geldiklerini bilmek öğrenmek isterler bundan dolayı da devamlı sorgulamaya başlayıp bunu sürdürürler. Bilim nasılın sanat ise nedenin cevabını bizlere sunar. Bilim ve sanatın meydana gelmesi, septik insanların otoritesinin birleşmesiyle günümüze kadar gelen medeniyetlerin uygarlıkların bizlere ulaşmasını sağlar. Medeniyetler geliştikçe de bilim ve sanata olan eğilim daha da artar. Yüksek uygarlığın merdiveni sanat ve bilimdir ve bu değişmez bir gerçektir.
Eski çağlardan günümüze kadar ulaşmış Fars tıp adamı, astronom, yazar ve filozof olan İbn-i Sina da Charles Darwin gibi düşündüğünü ‘’Bilim ve sanat itibar görmediği yerden göç eder ’’ sözüyle destekler. Günümüz ülkelerine bakıldığında da bilim ve sanat ilmi ileride olan ülkelerin daha gelişmiş ve daha güçlü olduğunu müşahede edebiliriz. Gelişmemiş, tavuk, toplumlar ise her daim gelişmiş toplumlara bağlı ve cahil kalırlar. Bu yüzden hep bir adım geride Dünya’yı takip ederler. Bilim ve sanatın ortak özelliği ise hep yeni bilgiler peşinde olmasıdır. Refleksif düşünme tarzı ile ikisinin de sınırı, sonu yoktur. Evrensel olan bu iki ilim de bir toplumun olmazsa olmazıdır.
Günümüzde pek çok ülke,1960’lı yıllardan itibaren geliştirilmeye başlanan teknoloji odaklı iktisat teorilerine uygun olarak bilim ve teknolojiyi kalkınma modellerinin ana ekseni hâline getirmiş bulunmaktadır. Bilim aslında yaratıcılığın ürünüdür. Yaratıcılık da hayal gücü ve düşünceyle ilgili bir kavram olduğuna göre bilim insanın duygularında başlar diyebiliriz. Bu nokta da insanın ruhundaki sanat gücü devreye girer. Aslında birbirlerinden ne kadar uzak noktada olurlarsa olsun bilim ve sanat birbirlerinin temellerini atarlar ve birbirleriyle çelişkiye girmeksizin bir toplumu ayakta tutarlar. İkisi de bir bütünün yarım parçalarıdır ve birbirlerini tamamlarlar. Bilhassa bugün çağımızda toplumların kimseye ihtiyaç duymadan özgür kalabilmeleri için kurdukları bilim ve sanat merkezleri, vakıfları ve okulları gittikçe artmaktadır. Özellikle geleceğin sahipleri olacak olan küçük çocuklara bu hususta çok fazla yatırım yapılmaktadır. Küçük yaşta çocukları bilime ve sanata ısındırmak, yöneltebilmek için birçok faaliyet, etkinlikler düzenlenmektedir.
Geçmişe dönüp bakılacak olursa gerçekten de bilim ve sanatın toplumları ayakta tuttuğunu, geliştirdiğini söyleyebiliriz. Bu yüzden ben sözleriyle hayatımızı yakından etkileyen Charles Darwin’e kesinlikle katılıyorum. Bilim ve sanatın da gittikçe daha da önem kazanacağına inanıyor ve geleceğin bu iki önemli hususta inşa edilmesini umuyorum. ..
‘’ İnsanı sadece bilim ve sanat yüceltebilir. ‘’
KAYNAKÇA: http://www.sonangazetesi.com/makale/301/bilimin-onemi/
https://www.sozcu.com.tr/2013/yazarlar/rahmi-turan/tavuk-toplum-386200/