Geleceğin Böyle Olabileceğini Kim Bilebilirdi?

Herkese tekrar selam! Yeni bir dönemle yeni bir blogla karşınızdayım. Bu bloğumda sizlere dünyayı kirletmeye ve zarar vermeye devam edersek gelecekte neler olabileceğini anlatacağım. Lafı fazla uzatmadan hemen başlayalım.

Defne ortalama bir sekizinci sınıf öğrencisiydi. Sınav senesi olduğundan psikolojisi biraz bozuktu. Çevresel farkındalığı da azalmıştı. Normal bir insan gibi çevreyi kirletiyor ve insanları umursamıyordu. Fakat o gün farklıydı.

Defne her zamanki gibi okuldan nefretle dönüyordu. O gün sınav olmuşlardı ve matematiği berbat geçmişti. Bunları düşünürken yanlış bir yola saptı. Düşüncelerinden ancak soğuk, çatlak ve eski bir duvara çarptığında sıyrılabildi. Etrafına baktı. Etrafı eski evlerin arka kapılarıyla doluydu. Sıkıntıyla bir iç çekti. Tam dönüyordu ki yanındaki kare şeklindeki makineyi fark etti. Makinenin bir kapısı vardı ve açıktı. Defne bir olay olsun umuduyla makinenin içine girdi. Makinenin ne olduğunu fark edince çok heyecanlandı.

Bu bir zaman makinesiydi! Makinenin içinde bir kontrol paneli, üstünde sayılar ve bir takvim vardı. Defne geleceği çok merak ediyordu. Küçüklüğünden beri hep uçan arabaların, robotların ve uçan kaykayların olduğu bir gelecek hayal ediyordu. Tereddüt bile etmeden hemen yakın bir tarih girdi. 2045 yılını…

Bir ışık hüzmesi çıktı. Ve makine durdu. Defne hemen dışarı çıktı. Nefes aldığı an boğazı yandı. Sanki hiç oksijen yokmuş gibi. Birkaç kere öksürdükten sonra ayağa kalkabildi. Gördükleri dehşet vericiydi. Hava kızıldı ve etrafta çökmüş binalar, bomba parçaları ve gaz maskeleri vardı. Defne şaşkınlıkla etrafına bakarken kendine doğru gelen bir sürü robot gördü. Ellerinde silahlarıyla etrafını sardılar. Defne’yi tam vuracaklarken önlerine siyah pelerinli birisi çıktı. Elinde bir çeşit bomba ve kancalı bir tabanca vardı. Defne’yi aldığı gibi bombayı yere attı. Defne gözünü açtığında yukarı doğru çekiliyordu. Sonunda bir tür sığınağa geldiler. Defne korkuyla sordu “Sende kimsin?!” Kız maskesini çıkarırken olgun bir sesle “Ben senim!” dedi. Defne şok olmuştu. Gelecekteki hali karşısında duruyordu. Tek gözü olmayan, uykusuzluktan göz altları çökmüş, vücudu yara bere içinde ve olgundu. Defne şok olmuş bir şekilde sorular sormaya başladı, “Neler oluyor? O robotlar neyin nesi? diğer insanlar nerede? Korona ne durumda:..” Diğer Defne hemen cevaplamaya başladı: “Her şey insanların isyan etmesiyle başladı.  Daha sonra ülke ikiye bölündü. Çatışmalar başladı. Daha sonra ekonomi çöktü. Teknoloji de ilerledi tabii. Yöneticiler isyanları bastırsınlar diye borca girip Amerika’dan bir sürü robot aldı. Tabi borçları ödeyemeyince Amerika kontrolü ele aldı. Robotlar insanları öldürmeye başladılar. İnsanlar artık burası gibi sığınaklarda yaşıyorlar. Koronaya gelince ilk 5 yıl ağır geçti. Sonra aniden yok oldu, iç çekerek devam etti “Herkes birbirine düşman oldu. Birinin yiyeceğine baktığın an vuruyorlar seni. Hayatta kalmak çok zor. Artık dere göl gibi su kaynakları da kalmadı. Denizler kurşun, bomba artıkları ve ceset doldu. Ben bile su bulmakta zorlanıyorum o yüzden terimi biriktirip içiyorum.”  imrenerek bitirdi lafını. Defne umutsuz bir şekilde: “İnanamıyorum nasıl olur! Her şey bu kadar kötü olamaz! Biz insanlar ne kadar umursamaz vahşi canlılarız!” dedi. “Bunların olacağı belliydi. Her gün insanlar çevreyi kirletiyor, yalan söylüyor ve birbirlerine daha fazla kin besliyor. Keşke 25 yıl öncesine gidebilsem… Azıcık bile olsa düzeltmeye çalışırdım.” dedi gelecekteki Defne. İkisi de iç çekti. Defne eve geri döndüğünde annesine uzun zaman sonra ilk defa sarıldı. İnsanları sevmeye, çevreyi kirletmemeye dikkat etmeye başladı. Derslerine çok çalıştı ve büyüyüp Oxford Üniversitesinden mezun oldu. Hayatını dünyayı daha iyi bir yer yapmaya adadı. Mükemmel yapamasa bile en azından iyileştirmişti.

Evet bir bloğun daha sonuna geldik. Kasım bloğunda görüşmek üzere!

(Visited 57 times, 1 visits today)