Geçmişten Günümüze Köprü: Kültürel Miras

Yüzyıllardır nesilden nesile aktarılarak bize ulaşan bir eşya, maddi veya manevi değeri ne olursa olsun, korunmaya değer bir hazinedir. Kültürel miraslar da tam olarak böyledir; her milletin önem verdiği, geleceğe taşımak için çaba gösterdiği yapılar ve değerler bütünüdür. Ne yazık ki günümüzde bu hazineler, turistlerin veya asıl koruması gereken vatandaşların ihmali nedeniyle zarar görmeye başladı. Peki, kültürümüzün bu köşe taşlarını korumak için kültürel miraslarımızı her türlü ziyarete kapatmalı mıyız, yoksa herkesin bu mirası görmeye hakkı var mıdır?

Kültürel miras bakımından zengin ülkeler her yıl milyonlarca turistin ilgisini çekerek  ülke ekonomisine azımsanamayacak düzeyde katkıda bulunmaktadır. Hatta bazı ülkelerde bu miktar sanayi, tarım gibi büyük sektörlerle eşit ya da daha büyük bir gelir kaynağı oluşturmaktadır. Bu ülkelere örnek olarak turizmden yıllık 30 milyar dolar kazanan Türkiye’yi verebiliriz. Farklı şehirlerinde her biri birbirinden güzel turistik lokasyonlarıyla turistler için adeta bir cennettir. Tabi bölge ekonomisi de bu durumdan iyi bir şekilde etkileniyor. Ama her iyi şeyin yanında kötü bir şey olduğu gibi bu da bir dezavantaj ile beraber geliyor. Geçen yıllarda Ayasofya Cami’sinde sözde ibadet için gelenler özenle bezenmiş kapılara zarar verdiler ve bu da yetmezmiş gibi duvarlara da delikler açarak 1000 yıllık bir mirasa, bir hazineye hasar verdiler. Böyle bir şeyin yapılma sebebini anlamak için o kişiler olmak gerek herhalde.

Kamboçya ise önemli tarihi yapılarından biri olan Angkor Wat ziyaretçilerin sebep olduğu zarar ile karşı karşıya. Sizce de bunlar artık bir önlem almaya başlamak için yeterli değil mi?

Dünyamızın dört bir yanında yaşanan ve devam ederse geri döndürülemeyecek büyüklükte bir zarara yol açacak olan bu aktivitelere en kısa sürede bir çözüm bulunmalı. Aksi takdirde bir kartopu gibi gittikçe artan bu problem tarihimizi anlamamıza yardımcı olan bu yapıların varlığını sonlandıracak ve gelecek nesillere binlerce yıldır korunarak bize gelen bu miras aktarılamayacak. Her ne kadar buraları her türlü turistik aktiviteye kapatmak her açıdan imkansız olsa da buraları koruyacak önlemleri almak hiç de imkansız değil, hatta şart. Hali hazırda hasar görmüş yapıları restore ederek başlayacağımız bu önlem alma yolculuğunu bu yapıların daha başka hasar almamasını sağlayacak önlemler alarak devam ettirmeliyiz. Bu önlemlerden biri hasar gören veya görmüş bölgelerden başlanarak zamanla her yere koruyucu görevli koymak olabilir. Tabi ki bu önlemler için bir bütçeye ihtiyaç olacak, ülke kaynaklarının yanı sıra kültürel mirasları koruma alanında çalışma yapan UNESCO’dan ya da buralar hepimizin bir hazinesi olduğundan Birleşmiş Milletler olabilir.

Toparlamak gerekirse, bu sorun belki de günümüzün en büyük dertlerinden birisi fakat hala çok geç değil. Küçük büyük ayırt etmeden elimizden geleni yapmalıyız çünkü Irina Bokova’nın da dediği gibi “Kültürel miras, insanlığın ortak hafızasıdır. Onu korumak, geçmişi geleceğe taşımaktır.”

(Visited 3 times, 1 visits today)