Gezi için bir müzeye geldik. Grubu takip ederken gözüme bir kapı çarptı. Kapının üstünde “Personel harici giriş yasaktır.” yazıyordu. Tabi meraklı biri olduğum için etrafı kontrol ettikten sonra içeri girdim. Şaşırtıcı bir şekilde kapı kilitli değildi. İçerisi bir depoyu andırıyordu. Etrafı incelerken gözüme bir kaset çarptı. Kaset çok eski görünüyordu ama çalışır durumdaydı. Kaseti elime aldım ve üzerindeki tozu temizledim. “Zamanın Gizemi” kasetin adı buydu. Kaseti çalıştırmak için bir kaset çalar buldum ve sonunda kaseti çalıştırmayı başardım. “Ben bir bilim insanıyım. İşim gereği çok araştırma yapıyorum. Bugünkü konumuz zaman yolculuğu. Biliyorum kulağa delice geliyor fakat ben bunun mümkün olduğunu düşünüyorum. Nasıl mı, işte size yeni icadım olan Zaman Makinesi’ni takdim edeyim. Yıl 1891 artık bunu birinin yapması gerekiyordu. İşte o tarihi ana geliyoruz herkes hazırsa 3,2,1… ” Kaset bitti sandım ama devam etti. “B-ben neredeyim? Burası neden bu kadar karanlık?” Kaseti yanıma alıp depodan çıktım. Çıktığımdan iki saniye sonra kasetteki adam “Kim var orada?” dedi. Bunu biraz garipsedim çünkü zamanlama çok iyiydi. “Kendine gel bu sadece bir kaset.” dedim. “Kaset mi, pardon beni duyabiliyor musunuz?” Bu ses… Hem kasetten hem de depodan geliyordu. Kulaklarıma inanamadım. Kulaklığı çıkardım ve adama cevap verdim “Evet maalesef duyabiliyorum.” Adam “Hangi yıldayız acaba?” diye sordu. “Ş-şey 2024.” dedim ürkek bir sesle. “Hey Nicole beni kandırmıyorsun değil mi?” dedi adam. “Neyden bahsediyorsunuz?” diye sordum. “Nasıl yani siz ciddi miydiniz? 1891 yılında değil miyiz?” dedi şaşkınlıkla. O anda daha fazla tutamayıp yüksek bir çığlık attım. Kaseti ve kaset çaları yere fırlattım. Şimdi düşünüyorum da bu hayatımda verdiğim en iyi karamış.
Geçmişten Gelen
(Visited 2 times, 1 visits today)