İnsanın günlük yaşamını değiştirecek durumların başlangıcı geçmişimiz midir , günümüzdeki yaptığımız davranışlar mıdır yoksa bunların hepsinden bağımsız olan geleceğimize göre yaşamamız gerektiği midir ? Bazı insanlar geçmişimizi unutup şimdiye odaklanmamızı söylerken bazı insanlar da geleceğimize göre çalışmamızı ve geleceğimizin tohumlarını önceden ekmemiz gerektiğini düşünür . Peki ya geçmişimizde o toprağa ektiğimizde elimize geçenin sadece kuru bir ottan ibaret olduğunu hesaba katmayıp gelecek için tekrardan biçmeye kalkarsak neler olur ?
Geçmişimizdeki hatalarımızdan dersler çıkarmazsak veya geçmişimizde yaptığımız örnek hareketlerimizden esinlenmezsek insan ne geçmişini yaşayabilmiş olur ne de geleceğini . Hayatınızı bir anlığına tren olarak düşünün rayları da sizin yolunuz olsun . İnsanın hayatı aslında başlangıçtan sona doğru yuvarlak bir döngü oluşturup hiç bilmediğimiz bir anda toz olup giden bir durum değil midir ? Şimdi bir de o yolda geçmişe doğru kısa bir yolculuk yapalım, bütün hızınızla bir yere yetişmeye çalışıyorsunuz, tam o sırada tren raylarından birisi siz geçer geçmez paramparça oluyor. Aceleniz olduğundan dolayı hayatınızın bu kısmını geçmişe gömüp oradan kaçıp karşınıza bir gün çıkmayacağını ümit ediyorsunuz. Ertesi gün yine aynı yoldan geçmeniz gerektiğini unutup yine alelacele o yoldan geçerken yer çekimine karşı koyamayıp düşüveriyorsunuz. İşte hayatımız da aynı böyledir aslında geçmişimiz geleceğimizin en önemli temelidir. Biz ne kadar geçmişimizi unutmaya onu toprağa gömmeye çalışsak da o küçük bir çocuk gibi peşimizden kovalar bizi .
Geçmişimiz geleceğimizi görmeye yardımcı bir faktör müdür yoksa gelecek her şeyden bağımsız mı oluşur ? Geleceğe göre düşünecek olursak geçmişimizde yaptığımız ve şu an yapmakta olduğumuz her şey geçmiş olarak sayılır . Bir insan geleceğini görmek bile istese geçmişine bakarak birçok yorumda bulunabilir ancak insan geleceğini görürse amaçsız yaşayan bir varlığa döner. Bütün umutları, mutlulukları, üzüntüleri bir uçan balonun içerisine konulmuş gibi sonsuzluğa doğru yükselir . Bu yüzdendir ki geçmişimizi değiştirip geleceği umut etmek insanın kulağına çok daha cazip gelir. Emile Zola’nın da eklediği gibi:” Ümit gidince, yaşamak zevki de gider.” İşe alınırken bile geçmişimiz bizim için ya en güvenilir dayanağımızdır ya da saklamak için bin takla attığımız ve kurtulmaya çalıştığımız bir belge gibidir. Yani geleceğimizi oradaki kimse önemsemez bu yüzden geçmişimizdeki kopuk zincirleri kuvvetli bir yapıştırıcıyla özenli bir şekilde yapıştırmamız gereklidir. Bunu yaparken tabii ki bütün hayatımızı geçmişimize göre adamamalıyız .Sonuç olarak her insanın büyük de olsa geçmişinde yaptığı hataları olabilir düzeltebilecek hataları düzeltip önümüze devam etmeliyiz ,böylece elimizde yaşanmamış bir hayat kalmaz.
Hayatında iyi yerlere gelmek isteyen insanlar geçmişlerindeki tecrübelerinden yaralanarak geleceklerini kafalarında kurup hayallerini geçmişleriyle inşa etmeye başlarlar . Bu yüzdendir ki hayatımızın birçok alanında geçmişimiz bizim için büyük önem ifade etmesiyle beraber geleceğimizin de parçalarını oluşturur.