Bir adam düşünün milleti için hiç düşünmeden canını verebilecek , inandığı şeylerle ülkemizi baştan yaratıp altına imzasını atabilecek. Bir zaman makinesi var elimde şimdi. Tarihin karanlık ve arkasında bıraktığı destanları görebileceğim , savaş esnasında toprağımıza karışan helal kanı ve dünyanın en büyük liderini görebileceğim bir tarihe gidiyorum. İşte Atatürk’ü görmeye gidiyorum,
Bir insan nasıl toplumu örgütleyebilir? Koskoca millet sadece bir liderin izinden gidip destanlar yazabilir mi? Yazılan şiirler, şarkılar ve destanlar onun kahramanlığı altında temelini oluşturmuştur. Şu an savaş olmadan rahat bir şekilde evimizde oturuyorsak onun ve bizim için kanını döken binlerce şehit sayesinde. Kim tüm vatana kucak açmış bir lideri tanımak istemez ki?
23 Nisan 1920. TBMM’nin açılmasıyla Atatürk Türkiye’nin bağımsızlığını kazanacağını müjdelemiştir. İşte bugün gelip Atatürk’e tüm yaptıkları için teşekkür etmek isterdim. Bu günü çocuklara armağan ettiği için ve yaptığı tüm fedakarlıklar için.
Türk milletinin yeniden doğuşu : 29 Ekim 1923. Bağımsızlığın meşalesini elde ettiğimiz , ülkemizin birlik ve beraberliğini elde ettiği, tarihe damga vuran cumhuriyetin ilanı. Egemenliğin kayıtsız şartsız ulusun olduğunun kanıtıdır. Geçmişte bir tarihe gitsem kesinlikle bu güne gitmek isterdim. Türk halkının esirine son verildiği bu günün sevincini ben de yaşamak isterdim. Bir ülke kendi küllerinden nasıl doğabilir sorusunun şüphesiz en güzel cevabı. Bu zamana gidip bağımsızlığımızı Mustafa Kemal Atatürk ile kutlamak isterdim.
Tarih 18 Mart 1915. Yokluklar içinde bir ülkeyi var ettiğimiz, çoluk çocuk fark etmeden göğsümüzü düşmana siper ettiğimiz bir destan. Şiirlerin ve şarkıların fedakar Türk toplumuna yazıldığı, toprağın kırmızıya bulandığı Çanakkale zaferi. Sadece kazandığımız zafer ile değil aynı zamanda insanlığımızla düşmana ders verdiğimiz savaş.Örtülmüştü toprak hem düşman hem Türk askerlerinin cansız bedeniyle. Mehmetçiklerin ölmeden mezara girdikleri ,dökülen kanların her birinin gökte hilal ve yıldızın yanında dalgalandığı bu cephe. Gecesini gündüzüne katan yeri geldiğinde sadece bir gününü yarım ekmekle geçiren askerlerin verdiği olağanüstü çabayı görmek isterdim. Sadece ben değil elimde bir fırsat olsa Atatürk’ün yolunda ilerleyen tüm gençlerin bu savaşı görmesini isterdim. Belki şu an bazı gençler için bir şey ifade etmeyen bu savaşı yaşayabilseydik bizim için yapılanlara karşı daha bilinçli olabilirdik. Sadece vatanı için değil aynı zamanda gelecekteki çocuklar için de kendilerini siper etmiş askerlerin bilincini daha çok yaşamak isterdim. O tarihe gidip sırtımda kurşun taşımak, onlara yardım etmek isterdim. Bu ülkenin var oluşunda katkıda bulunmak isterdim.
Atatürk yeni kurduğu cumhuriyette kadınlarında erkeklerle eşit olduğunu göstermek için 1000 yıl önce kaybedilen eşitliği kadınlara hediye etti. “Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.” dedi. Bu sözleriyle ve aynı zamanda kadınlara seçme ve seçilme hakkı vermesiyle tüm dünyaya öncü olmuştur. İşte eşitliğin temellerinin atıldığı bu zamanda kadınlara tanıdığı haklardan dolayı Atatürk’e minnet duyduğumu göstermek isterdim.
Elime bir zaman makinesi geçse hiç vakit kaybetmeden bu millete öncü etmiş bir lideri ve bu milletin nasıl şartlar altında kazanıldığı görmeye giderdim. Çünkü bir millet geçmişinin bilincinde olmadan kendi tarihini yazamaz.