Ömür dediğin üç gündür;
Dün geldi geçti, yarın meçhuldür.
O halde ömür dediğin
Bir gündür; o da bugündür.
Can Yücel
Geçmişi değiştirmek veya geleceği görebilmek insanlığın geçmişten günümüze arzuladığı hayali yeteneklerdir. İnsan bu yetenekleriyle kendi hayatını mükemmelleştirebileceğini düşündüğü için bu ünlü yetenekler tarih boyunca hikâyelerde, mitolojide ve düşünürlerin eserlerinde yer almıştır. Peki, bu hayali yetenekler insanlar için gerçekten harika bir hayat sağlayabilir mi?
Geçmişi değiştirmek, kulağa ne kadar da güçlü bir kabiliyet gibi geliyor. Ama geçmişi değiştirebilmek gerçekten de bir insan için doğru bir seçim midir? Böyle bir yeteneğe sahip olan bir kişi her hata yaptığında geçmişe dönüp bu hatayı düzeltmeye çalışır. Hatalarının sonuçlarıyla yüzleşmemesi, kişinin gelişememesine neden olur çünkü biz insanlar hata yaparak bir şeyler öğreniriz. Eğer hiç hata yapmazsak hiç öğrenemeyiz, gelişemeyiz ve benzer hataları yapmaya devam ederiz. Friedrich Wilhelm Nietzsche, Bengi Dönüş fikrinde geçmişe dönebilsek yine de aynı kararları verip, aynı hataları tekrarlayıp, aynı hayatı yaşayacağımızı öne sürer. Ona göre yaşam sürekli tekrarlanan bir zorunluluktur. Bu açıdan bakarsak, geçmişe döndüğümüzde bir hataya engel olmak yerine o hatanın nedeni oluruz.
Geçmişi değiştirmenin başka bir sorunu da sonuçlarının bilinemez olmasıdır. Örneğin, Bebek Hitler Paradoksunda da olduğu gibi dünyayı savaşa sürmüş ve milyonlarca insanın ölümüne sebep olmuş Faşist Diktatör Hitler’i bebekken öldürmek insanlara 2. Dünya Savaşı’nın yaşanmadığı Irkçılığın olmadığı bir Dünyayla sonuçlanır gibi gelir. Fakat aslında Hitleri bebekken öldürmek Yahudi soykırımının hiç yaşanmamasına yol açacağı için Dünya ırkçılığın korkunç sonuçlarını tecrübe etmemiş olacaktı ve belki günümüzde bile ırkçılık çok yaygın ve yanlış olmayan bir düşünce olarak görülebilecekti. Yani geçmişi değiştirmek kolay bir iş değildir ve sonuçlarının ne olacağını bilebilmemiz mümkün değildir.
Geleceği görebilmek de geçmişi değiştirmekten farklı değildir. Yunan Mitolojisinde Oedipus’un hayatında veya Hz. Musa’nın hayatında geçtiği gibi tarih boyunca konuşulmuş olaylardır. Oedipus’un hikâyesi babası Laios ile başlar. Laios, Zeus’un torunu Pelops’un oğluna tecavüz ettiği için Pelops tarafından lanetlenir ve lanete göre Laios’un yeni doğmuş oğlu olan Oedipus büyüdüğünde babasını öldürecektir. Bunun üzerine Laios kendi oğlu Oedipus’u vahşi hayvanlar tarafından parçalanıp yenmesi için ormanda bir ağaca bağlayarak terk eder. Fakat Laios’un yardımcısı küçük çocuğa çok üzülür ve Oedipus’u ormandaki bir çobana teslim eder. Çoban ise çocuğu Korinth kralı Polybos ve eşi Merope’ye verir. Polybos ve Merope çocukları olmadığı için Oedipus’a kendi çocukları gibi bakar ve onu büyütürler. Oedipus büyüdükçe anne babasını sorgular ve bir gün bir kâhine gider. Kâhin ona kendi babasını öldüreceğini söyler ve Oedipus korku içinde Korinth’i terk edip Thebai’ye varır. Orada yaşlı bir adamla yol kavgasına tutuşur ve kendisine kırbaçla vuran yaşlı adamı öldürür. Yıllar sonra öldürdüğü adamın babası olduğunu öğrenir. Kendisi ve babası ne kadar geleceği bilseler ve kehaneti engellemeye çalışsalar da gelecek kaçınılmazdır. Benzer konu Hz. Musa’nın hayatında da karşımıza çıkıyor. Bu hikâyelerde kişilerin geleceği engellemek için giriştikleri çabalar aslında o geleceğin gerçekleşmesine neden olan olaylar zincirini başlatmaktadır. Sözgelimi, eğer Laios oğlunu ölmesi için ormanda terk etmeseydi iki yabancı gibi karşılaştıkları yolda kavga etmeyeceklerdi veya Firavun bütün çocukları öldürme emrini vermeseydi, Hz. Musa Firavun’un sarayında büyütülmeyecekti ve ileride ölümüne neden olmayacaktı. Yani aslında o geleceğe neden olan sebepleri kendileri farkında olmadan yarattılar ve sonuçları kaçınılmaz oldu.
Sonuç olarak, geçmişi değiştirmek veya geleceği görüp engellemek insana harika yeteneklermiş gibi görünür ve kolay kullanılabilir gelir fakat sanıldığı kadar hayatımızı mükemmelleştirecek güçler değildirler. Aksine değiştirmeye çalıştığımız şeyin veya daha da kötü bambaşka bir şeyin yaşanmasına sebep olabilecek güçlerdir. Bu yüzden bence bu özelliklerin insanların hayallerinde kalması insan açısından en iyisidir. Kişi geçmişinden ders almalı, geleceğini planlamalı ancak anını en iyi şekilde değerlendirmelidir. Geçmişimiz bizi şekillendirir, gelecek umuttur. Geçmişi değiştirmek şimdiyi öngörülemez yapar, geleceği bilmek umudu yitirmemize neden olur. Geçmişle gelecek arasında sıkışmak yerine anımızı yaşamamız gerekir.