GDO SEÇENEK’Mİ SON’MU

Hayatımızı sürdürebilmek için en temel ihtiyaçlardan biri olan besinlere ihtiyaç duyarız. Fakat yiyecek kaynakları dünyanın sürekli artan nüfusunu beslemeye yetecek kadar durumda değil. Bu nedenle genetiği değiştirilmiş ürünlerin kullanımı bir süredir yürürlülüğe geçmeye başlamıştır. Peki genetiği değiştirilmiş ürünler sağlıklı bir çözüm müdür? Kesinlikle hayır eğer yemekler dış etkenler sayesinde değişime uğruyor ise bu çözüm değil tamamen geçiştirmedir. Şu an bizi sağlıklı bir şekilde hayatta tutan yemekler veya besinler aynı şekilde kalmayacaktır. Bu demek değildir ki şu an hali hazırda kullandığımız yemek kaynaklarını har vurup harman savurmalıyız. Elimizdekinin kıymetini bilmezsek kötü son daha da yakınlaşacaktır. Yemek kaynaklarının yetmemeye başlamasının tek nedeni israf değildir. Bu sorunun en büyük sebeplerinden birisi ise dünyamızın sürekli artışta olan nüfusudur. Yemek kaynakları yerinde sayıp nüfus artışı oldukça zamanımız kum gibi akıyor demektir. Üzerimize düşen bir diğer görev ise tarım ve hayvancılığı arttırmaktır. Eğer yemeklerin ve besinlerin en temel kaynağı elimizden gider ise hali hazırda zor olan işimiz daha da zor ve çözülemez bir hal alır. Tarım ve hayvancılık en önemli etkenlerden birisidir. İnsanlık bu konuda her ne kadar genetiğiyle oynanmış yemekler konusuna sıcak bakmıyor olsa da bu gidişat sonucu böyle sonuçlanacaktır. Peki genetiği ile oynanmış yani (GDO) lu ürünler başlıca nelerdir bakalım: Mısır soya ve kanola bitkisi. GDO lu ürünlerin en fazla ekiminin yapıldığı ülke ise Amerika Birleşik devletleri ve Çin dir. GDO lu ürünler için dünya çapında iki farklı görüş vardır. GDO’u ile ilgili olarak olumlu görüşler, daha fazla üretim yolunun açılması, besinlerin besin değerini artırıp, daha fazla üretim yolunu açarak dünyadaki yetersiz beslenme ve kötü beslenmeye çözüm getireceği, bazı besinlerin alerjik özelliklerinin ortadan kaldırılacağı, besinlere eklenecek ögelerin hastalıklara karşı bağışıklık sağlayacağı, üretim maliyetlerini düşürüp, toplumda herkesin ulaşabilirliğini sağlayacağı konusundadır. Olumsuz görüşler ise, gen teknolojisi ile üretilen besinlerin toplumda görülen alerjik reaksiyonları artıracağı, zararlı etkileri olabileceği, antibiyotiklere dirençli mikroorganizmaların kısa sürede gelişeceği, ekolojik açıdan dünyadaki genetik çeşitliliği bir süre sonra azaltabileceği, ekonomik açıdan dışa bağımlılığı artırabileceği ve özellikle küçük çiftçilerin bundan zarar göreceğini belirtmektedir. GDO lu ürünlerin sağlık üzerinde etkisi ise. Biyoteknolojinin getirdiği yararlar teorik olarak sınırsızdır, bu besinlerin hem yararlarından hem de potansiyel risklerinden bahsetmek gereklidir. GDO lu ürünlerin en büyük yan etkilerinden birisi ise toksik etkilerdir. Konuya ilişkin temel idealardan birisi genlerin bağımız, tek başına çalışmadığı veya canlıya aktarılan genin ya da genlerin beklenmeyen ve istenmeyen yan etkileri olabileceğidir. Besinlerin yapısında bulunan doğan toksin genlerini açığa çıkarabilir ve yanlışlıkla toksinlerin düzeyinde artış olabilir. Sonuç olarak büyüyen dünyada kaynaklarımızın küçülmesine izin vermemeliyiz ve sahip çıkmalıyız.

(Visited 9 times, 1 visits today)