Uzmanlar günümüzde gıda ve sağlık hakkında birçok tartışma yapıyorlar. Aşılamanın öneminden hangi besinin daha yararlı olduğuna kadar. Ancak bunların yanında, ne kadar da pandemi yüzünden son 2 yıl içinde gündemden düşmüş bir konu olsa da genetiği değiştirilmiş organizmaların gıda sektöründe uygulanması son yıllarda büyük tartışmalara yol açtı. Tartışmanın olduğu her televizyon programında en az bir kez tartışılmış, halk arasında da konuşulmuş bir konudur. Çoğunluk GDO uygulamalarını kötülemişti ve organik ürüne geçmeyi tercih etmişti. Ancak azınlık GDO’nun açlık sorunun ortadan kaldırabileceği doğru mudur?
Konuyu yorumlamadan önce, genetiği değiştirilmiş organizmalar, kısaca GDO, bir organizmanın genlerinin istenilen amaç doğrultusunda modifiye edilmesidir. Örnek olarak, bir meyve kırmızı renge sahip. Genlerini modifiye ederek her rengi yapabiliriz. Pirinç normalde tuzlu suda yetişmezken GDO ile tuzlu suda yetişebilir hale geliyor. Uygun şartlar olduğu sürece her şey mümkün oluyor. Bir organizmanın genlerinin değiştirilmesi bir etkenle kalmayıp birden çok etkene sahip olabiliyor, bunlara zararlılar da dahil. Bu yüzden medyada bu kadar kötülenmiştir. GDO’lu ürünler insanlarda çeşitli hastalıklara yol açabiliyor. Ayrıca çevreye ve hayvanlara zarar da verebiliyor.
Bu zararlar %100 engellenemez ama minimaliz edilebilirler bence. Nasıl aşı da bir tip GDO aşı üretilirken deneyler yapıyorlar ve yan etkilere bakıyorlar. Bu GDO’lu ürünler içinde geçerli. Aşılar genellikle %99 güvenirliğine sahip oluyor ama gıdalar için değişiyor. Bence insanlar medyanın abartması yüzünden GDO’ya kötü bir bakış açısı geliştirmemelilerdi. Peki ana soruya gelince GDO gerçekten açlığı sorununu çözebilir mi?
20. yüzyılda insan popülasyonun artışı dünyadaki stokları zorluyordu ve gıda en çok zorlananlardan bir tanesiydi. Bilim insanları bitkilerin daha fazla ürün vermesi, hayvanların daha fazla et vermesi için GDO uygulamalarını geliştirdi. 1970’te Herbert Boyer tarafından ilk uygulama yapıldı. Uygulamada bir bakterinin yabancı bir ortamda hayatta kalabilmesi sağlandı. Zamanla bu uygulama yayıldı. Maalesef ki bu konudaki az bilgi ve ucuzculuk yüzünden biraz kalitesiz GDO ürünleri üretildi. GDO’lu uygulamalar sayesinde daha rahat, hızlı, ucuz şekilde gıda üretimi sağlandı. Bu da insanların artan talebini karşıladı hatta geçti.
Sonuç olarak GDO hakkındaki kötü görüşlerimizi kaldırmalıyız ve bu uygulamalardaki potansiyeli fark etmeliyiz. Sonraki yıllar insanlık için zorlu yıllar olacak. BM’nin tahminine göre böyle giderse açlık 2050 yılına kadar büyük artış gösterecek ve GDO elimizdeki en güçlü silah. GDO ile belki bir gün çok az suyla bile binlerce kişiyi besleyebileceğiz.