Dünya nüfusu günden güne katlanarak artmakta ve kontrol edilmesi zor hale gelmektedir. Veriler, dünya nüfusunun son 11 yılda 1 milyar arttığını ortaya koyuyor. Bu denli büyük bir popülasyon artışı beraberinde de onlarca problemi birlikte getiriyor. Hali hazırda yeterince kısıtlı olan yiyecek kaynakları bu yükselişle birlikte bitmeye yüz tutuyor. Pek çok araştırmanın da ortaya koyduğu üzere yiyecek kaynakları bir süre sonra bu kadar insana yetmeyebilir. Bu soruna bulunmuş ve geliştirilmekte olan bazı çözüm önerileri olsa da bu fikirlerin de avantaj ve dezavantajlarının geniş kapsamda değerlendirilip uygulumaya geçilmesi gerekmektedir. Olumsuz yönler göz ardı edilirse ilerde sağlık problemleri ortaya çıkma riski de yüksektir.
Bir besinin, canlının gen diziliminde oynama yapılıp kendi özüne aykırı özellikler eklenerek üretilen ürünlere ‘’genetiği değiştirilmiş organizmalar’’ kısaca GDO adı verilmektedir. Bu yöntemle sayısal bakımdan ürünlerden alınan verim çoğaltılabilse de taşıdığı riskler bakımından değerlendirilmesi gereken bir yöntemdir.
Dünya nüfusuna yiyecek kaynağı yetiştirmek için tek en kolay ve garanti çözüm genetiği değiştirilmiş ürünler gibi gelse de insanlar üzerinde nesiller boyu aktarılabilecek hasarlara yol açabilir. Özellikle hormonal düzensizliklere sebep olabileceğinden genç nüfus yani ergenlik çağındaki insanlar için hiç de iyi bir seçenek değildir. Şu anda ülkemizde genetiği değiştirilmiş ürünlerin gıda sektöründe doğrudan kullanılması yasaktır fakat Dünya genelinde yaygınlaşmaya başlamış bir üretim şeklidir.
Tarım arazilerinin verimli kullanılması, inşaatlarla işgal edilmemesi veya hayvancılıkta doğru yollar takip edilmesi bi nebze de olsa yiyecek kaynaklarını Dünya genelinde nüfusa oranla rahatlatabilir. Hiç birine kesin çözüm denilemez fakat bu genetiği değiştirilmiş ürünlere mahkum olduğumuz düşüncesinden daha mantıklı ve sağlıklı bir düşüncedir, aynı zamanda daha risksiz yöntemler tercih edilmesi az da olsa şu anki insanlarla birlikte gelecek nesillerin de hayatlarını tehlikeye atmaz.
Ciddi kıtlık ve açlık düşüncesi yetkilileri riskli kararlar almaya itse de alternatif bütün çözüm yolları denenmeden seçenekleri bire indirmenin ne kadar doğru olduğu tartışılır. Genetiği değiştirilmiş ürünlerle besinlere bazı iyi özellikler eklenildiği de oluyor yani doğru kullanılırsa insanlığa faydası da dokunabilir.Bunun yanında ekosistemdeki zinciri ve dengeyi de bozabilir öyle bir durumda sorunlara çözüm olması beklenirken uzmanlar yeni problemlerle karşı karşıya kalabilir.
Sonuç olarak genetiği değiştirilmiş ürünler, dünya nüfusna bağlı olan yiyecek yetersizliği ve kıtlık sorununa karşı geliştirilip riskleri azaltılıp kullanılabilecek yöntemlerden biri olmasına rağmen tek çözüm olduğu söylenemez. Genetiği değiştirilmiş ürünlerden önce bazı doğal yöntemlerle uzun vadede daha sağlıklı sonuçlar alınabilir. Genetiğiyle oynanmış bu ürünler kullanılmak istenirse de suistimal edilmesi ya da kötü amaçlarla kullanılmasına karşın sıkı önlemler alınması gereklidir. Günümüz insanlarında göremesek de bizden sonraki nesilleri etkileyebilecek sağlık problemleriyle karşı karşıya kalınmaması için tüm ihtimaller değerlendirilmeli ve en az hasarla çıkılabilecek yollara gidilmelidir.